Her şeye rağmen hayat devam ediyor


Heybeliada 💕

'

Her gecenin mutlaka Sabahı vardır' demiş Atalarımız.Evet her üzüntüde ve sıkıntılarımızda elbet feraha ulaşılacaktır.Her insanın mutlaka hayatında çeşitli sebeplerle öyle veya böyle sıkıntılar üzüntüler olmuştur.Bazılarımız çabuk atlatır,bazılarımız da aylarca yıllarca etkisinden çıkamaz.Aslında bu insanların yapısıyla ilgilidir.Bazı bünyeler karşılaştıkları sorunlarla  çok çabuk baş edebilir.

Genç yaşında halamı kaybettiğimizde hepimiz çok üzülmüştük fakat dedem kızının bu acısını fazla kaldıramadı ve halamın ölümünün üzerinden 6 ay geçtikten sonra,rahatsızlanarak  hayata gözlerini yumdu,ikisine ve bütün ölenlere de Allah rahmet eylesin....

Bir kadın düşünün elli yaşında eşini kaybetmiş,otuzlu yaşlarda olan oğlunu kaybetmiş daha sonra yine otuzlu yaşlarda olan damadını kaybetmiş ve kırklı yaşlarda diğer damadını kaybetmiş ve en son olarak da on beş yaşında torununun acısını  görmüş...Bunca acı görmüş ve seksen yaşına gelmiş tanıdığım bu kadın,gerçekten takdir edilesi bir sabırla hayatını devam ettiriyor...
Diğer taraftan ekonomik sıkıntıya uğramış bir kişi hayattan elini ayağını çekip karalar bağlayıp herkesle irtibatını kesebiliyor yada başka biri sevgilisinden ayrılmış,yaşamayı boş görüp intiharı seçebiliyor..

Çok acılar görmüş sabır ve inançla hayata devam eden okurlarım varsa gerçekten sizlerin yaşantısı boş şeylere üzülüp,kendini kahreden insanlara birer örnek olmalıdır.Hepimiz hayatında mutlaka sevdiklerimizi kaybetmişizdirÇok üzücü olan bu durum,bazılarımıza daha ağır gelir,aşılması güç olur,ama ne olursa olsun hayat devam ediyor.Hayatta kalan diğer sevdiklerimiz için güçlü olmalı,hayata kaldığımız yerden devam etmeliyiz.

Bana göre,ölümden başka,keder ve üzüntülerin üzerinde çok durulmaması,fazla önemsenmemesi,hayattan keyif almayacak duruma getirilmemesi gerekir.Tabii bunu başarmak bazılarımıza güç gelebilir ama her zaman şunu düşünelim;çok büyük acılar çeken,yinede her şeye rağmen,hayata gülümseyerek bakabilen insanların varlığını ve bu insanların hayatta sağlam duruşlarını..

Bir arkadaşım derdi ki;üzüntülü bir olay yaşadığım zaman,hemen umutsuzluğa kapılmaz,elbette bunlarda geçecek,ben mutlu olacağım,her şey yoluna mutlaka girecek dediğimde,daha huzurlu oluyorum,daha çabuk atlatabiliyorum.

Gerçekten böyle olumlu düşünmeyi uzmanlarda tavsiye ediyorlar,kişinin böyle düşünmesi,beyninde yer ederek,geleceğe dair umut ve inanç gibi kavramların güçlenmesine olanak sağlamakta ve kişinin çabuk atlatmasına sebep olmaktadır.

Allah kimseye kaldıramayacağı yükler vermesin, her şey gönlünüzce olsun ☺💕






Doğanın intikamı

Sevgili takipçilerim 27 temmuz 2017 perşembe yaşadığımız fırtına sonrası biraz keyfim kaçtı açıkçası,uzmanların konuşmaları,etrafınız da duyduklarınız insanı ister istemez ümitsizliğe sevk ediyor.Daha önce afetlerle ilgili bir yazı yazmıştım,öyle görünüyor ki;çok sık rastlayacağımız bu olaylar ne yazık ki yazılarıma daha çok konu olacak.
O gün fırtına öncesi hava çok güneşli, aşırı bir yakıcılığı vardı,arkadaşlarla buluşup bize çok yakın olan çay bahçesinde oturup sohbet edelim,bir şeyler yiyelim diye anlaştık,hatta o kadar sıcaktı ki şemsiye altları bile kar etmiyordu.bir saat oldu olmadı hava birden hafiften esmeye başladı,güneş buluta girmiş yakmıyordu artık,hatta hava biraz serinleyince iyi oldu dedik,fakat batı tarafından bir karaltı oluşmaya başlayınca biz hemen kalktık.Arkadaşlar benim evin oraya park ettikleri arabalarına doğru yöneldiklerinde,eve girelim, biraz daha bekleyin,yağsın öyle gidersiniz dedim,zira hava çok daha kötüleşmeye başladı,biz eve girdik 10 dakika geçmeden yağmur başladı,her şey normal gözüküyordu fakat biranda fırtınayla beraber yağmur hızlandı,arkasından ceviz büyüklüğünde dolu yağmaya başladı,bunlar arka arkaya şiddetini artırarak devam ediyordu.arkadaşlarla camın önünde dikildik olan biteni korku ve dehşet içinde seyrediyorduk,sus pus olmuş bizi neyi beklediğini bilmez bir şekilde öylece bakıyorduk,karşıdaki ağaçlardan koca dallar yerlere sürüklendi,direkler yıkıldı yıkılacak,seller aşağıya doğru çoğalarak akıyordu,hiçbirimiz bu şiddette olacağını tahmin bile etmemiştik.
Hiç bitmeyecek ve daha da şiddetini artıracak endişesiyle Allah'ım bizi koru,bizlere yardım et diye arkadaşlarımın yanında yakarışta bulundum.sonra hafifleyerek durdu fakat ortalık perişan olmuş,dallar,yapraklar yerlerde,yukarılardan çamurlar akmış,sanki ölü şehir :(
Daha sonra öğrendim ki oturduğumuz bahçede ağaç yıkılmış,şemsiyeler,sandalyeler havada uçuşmuş,üst katın kocaman camı boydan boya çatlamış...
Çok şükür ucuz atlatıldı,maddi hasar olsa da,ölen olmaması büyük tesellimiz.Yaşamak lazım,anlatılmaz denir ya işte bu yaşadığımız olayda öyle,yaşamak lazım anlatılmaz..Kabus dolu dakikalardı. Allah kimseye yaşatmasın...
Lütfen Doğayı kendi ellerimizle katletmeyelim,gelecek nesil için,insanlık için,kendimize düşen ne ise onu yapalım.Dünyanın sonu,maalesef İnsanoğlunun kendi elleriyle yaptıklarıyla olacak,umarım bunlar bize birer ders niteliği olur,silkinip kendimize gelmemiz için....Sevgiyle kalın

Ayrı hikaye,aynı hüzün 2 (Yaşanmış Hikaye)





Ayşe öğretmen'in komşuları da bu durumdan rahatsız oluyorlardı,.İki de erkek çocuğu olmuştu.Bir kaç defa çocuklarını alarak annesinin evine gitmiş fakat kocası yüzüne gülerek her defasın da onu eve gelmeye ikna etmişti.Kocası hem düzelmiyor hem de boşanmaya razı olmuyordu.

Günlerden pazar, herkesin uykuda olduğu bir sonbahar gecesi kocası yine sarhoş,her zaman yaptığı gibi Ayşe'yi kapı dışarı attı.Ayşe bir süre bekledikten sonra yavaşça içeri girdi.Kocasının sızıp kaldığını fark etti.Daha sonra çocuklarının odasına gidip bir süre onlara baktı ve şuursuzca mutfağa koşarak bıçağı aldığı gibi kocasının odasına girerek onu bıçaklamaya başladı...
Kocası o an ölmüştü,sabaha kadar başında öylece kalakaldı.Gazetelere haber olan Ayşe öğretmen hiç bunları yaşamak ister miydi ? Yaşayacağını bilse bu adamla evlenmek ister miydi?



İki farklı hikaye,iki acı son  hepimizin hayatında rastladığı,duyduğu türden,benim hayatım da etkilendiğim hikayelerden  ikisi.Tabi ki etkilendiğim güzel hikayeler,başarı hikayeleri de var....
İnsanlar mutlu olmak için  birtakım hayaller kurarak evlenirler ancak karşılarına hiç beklemedikleri kişilikler çıkar ve onlara acı bir hayat sunulur..

Dayak toplumumuz da irdelenmesi gereken önemli bir konu...Dayak atan bu tür erkeklerin,ruhsal bozukluk içinde olduklarını,çocukluklarına kadar inilmesi ve tedavi olmaları gerektiğini düşünüyorum...
Evliliklerde ufak tefek anlaşmazlıklar,çok sürmeyen kavgalar olağan görülmeli..
Tanıdığım çok iyi evlilikleri olan yaşlı bir çiftin tartışmaları hiç bitmezdi.Biri  ak derse biri kara derdi. :) Bazen de birbirlerine küserlerdi ama daha sonra hiç bir şey olmamış gibi sevgi ve saygı içinde,el ele bir hayat...

Mutluluk;herkesin istediği,yaşanması gereken,her insanın hak ettiği bir olgudur.Fakat birilerinin bunu size sunması yada sizden çalması...İşte hayatta bazılarımız bu MUTLULUK duygusunu hiç yakalayamamış,bazılarımız da kıyısından köşesinden biraz yakalamış,bazılarımız da hep mutlu olan şanslılarımız... 

Size bir MUTLULUK enerjisi gönderiyorum,hep MUTLU yaşayan şanslılardan olmanız dileği ile...❤❤



Ayrı hikaye aynı hüzün 1 (Yaşanmış Hikaye)


Yıl 1958.. Sevda narin,ince yapılı,beyaz tenli,çok güzel bir kızdı,17 yaşına girmişti.İsteyenleri o kadar çoktu ki kafası karışmıştı,bu durum hoşuna da gitmiyor değildi.Babası en sonunda kızını çok yakışıklı olmasa da işi olan,boyu posu yerinde Yusuf'a vermeye karar verdi.Sevda ilk defa istemeye geldiklerinde gördüğü Yusuf'a içi ısındı,kocası olacağı fikri onu heyecanlandırmıştı.

Güzel bir düğünü oldu,Sevda çok mutluydu..Evlerine yerleştiler,Yusuf işe başladı,Sevda da gün boyu evde akşama kadar ev işleriyle uğraşarak,yemekler yaparak oyalanıyordu.Evliliklerinin üzerinden birkaç ay geçmişti.Yusuf Sevda'ya kötü davranmaya başladı.Her yaptığına kızıyor,bağırmaya başlıyordu.İlk tokadını yemeğin tuzunu atmayı unuttuğu için yemişti.Neden bunu yapmıştı anlam veremedi.Artık her yaptığı hata oluyor,arkasından dayak yiyordu.Oysa Sevda ne umutlarla evlendiği bu adamdan hiç bunları yapacağını düşünmemişti.Düşünse evlenir miydi?

Sevda eşinin bir gün düzelmesini beklediği halde evlilikleri  böyle devam etti.İki çok güzel kızları oldu.Bir gün kocasının köyüne gittiler,hava yağmurlu serindi,akşam saatleri  kocası yine Sevda'ya hiç bir şey yokken bağırdı,çağırdı,çok zoruna gitmişti.Sevda kapının önüne çıktı,gökyüzüne baktı,yağmur yüzüne çarparak yere düşüyordu,biran durakladı sonra ani bir kararla kapının yanındaki kaldırıma oturdu.Eşi gelsin,onu oradan içeri alıp özür dilesin,sıcacık yatağına götürsün diye bekledi.ama ne gelen oldu ne giden öylece uyuyup kaldı.Sabah gün ışırken,yağmurda durmuştu,uyuduğu yerden kalktı titreyerek içeri girdi...
Sevda o geceden sonra çok kötü hasta oldu,artık hep hastaydı...Eklem romatizması olmuş kalbe vurmuştu..Bu arada kızının gözü önünde yaşadıklarına dayanamayan ailesi boşanma davası açtı..
Sevda dava sürerken rahatsızlandı,1979 yazında hastane de hayata gözlerini yumdu....




Yıl 1979 Ayşe okulunu yeni bitirmiş,pırıl pırıl bir öğretmen olmuştu ilk tayin yeri'ne atandığında çok sevinmiş,çok heyecanlanmıştı.Gittiği yer ufak bir şehir olmasına rağmen çabuk alıştı.Mesleğini ve öğrencilerini çok seviyordu.Güzel bir çevresi de olmuştu.Bir gün Ahmet adında bir gençle tanıştırdılar onu.O da buraya yeni tayin olup gelmişti.Aylar geçtikçe Ahmet ile çok iyi anlaştığını ve ona aşık olduğunu fark etti.Ahmet de aynı duygular içerisindeydi.Birlikte evlenmeye karar verdiler.
Çok güzel düğünleri oldu,Ayşe çok mutluydu fakat Ahmet zamanla Alkolik olmuştu üstelik içtiği zamanlar Ayşeyi çok feci dövüyor,hakaretler,küfürler savuruyordu.....Devamı bölüm 2'de



Tatil mi? Neresi

Merhaba değerli takipçilerim ✋bugün artık evimdeyim,birkaç günlüğüne gitmeme rağmen sanki nedense bir aydır yokmuşum gibi geldi.Bu gibi durumlar sizlere de oluyordur mutlaka.Bazen de hafta içi olmasına rağmen sanki bugün hafta sonu gibi geldi deriz yada daha yeni görüştüğümüz birine sanki seninle aylardır görüşmedik deriz...Bana göre yaşadığımız durumlara göre muhteşem beynimiz bize bunu hissettiriyor.Benim de hafta sonum dolu dolu geçti,güzel yerler gördüm,tanıdıklarla karşılaştım.Bundan olsa gerek çok uzun süredir evden uzaklaşmışım gibi geldi bana.

Genellikle seyahetlerim de hızlı treni kullanıyorum.Zaman zaman özel aracımızı da kullanıyoruz.Uzun zamandır otobüsle seyahat hiç yapmamıştım.Otobüs yolculuğu nu çokta severim.Yeni evlenip,gurbete çıktığım;Annemlere, memleketime özlem duyduğum o yıllarda otobüs beni onlara kavuşturan bir araçtı.Her bindiğimde mutlaka tekrar o yıllar gözümün önünden geçer.

Biletimi aldım ve yola koyuldum.Artık imkanlar daha fazla sunuluyor insanlara.Belki de rekabet fazla olduğu için.Anadolu tarafın da oturuyorsanız,Kadıköy rıhtım dan  Esenlere servis sağlanıyor.En azından benim bindiğim otobüs şirketi bunu sağladı.Ufak bir ücret karşılığı esenler otobüs terminalini kadar götürüyor.Dönüşte de hiç beklemeden otobüsten alıp kadıköy'e kadar getirdi.bu uygulama dan ben çok memnun kaldım,yeni bir uygulama mı,
daha önce  var mıydı? bilmiyorum.İnsanların daha rahat etmesi için verilen iyi bir hizmet,insanı iyi hissettiriyor.

Otobüsüme bindim.Tekirdağ'a geldim.için den çok kez geçtiğim bir il fakat hiç konaklamamıştım.
Kumbağ tatil köyü Tekirdağ'a çok yakın bir yerleşim,İstanbul'a çok yakın olması sebebiyle sürekli gidilebilecek;uzun,harika bir kumsalı olan çok güzel bir yer.Gitmeyenler varsa tavsiye ederim....
Temiz,güzel kalınabilecek;apart,pansiyon ve oteller var.Ayrıca temelden yatırım yapmak isteyenlere,yeni yapılan inşaatlar var,63 binden başlayan fiyatlarla 1+1,2+1,3+1 daireler mevcut.
Daha pek gelişmemiş,doğal dokusuna el değmemiş bakir yerlerden.Çok lüks arayanlara biraz hayal kırıklığı yaratabilir.
Deniz suyu çok soğuk değil,Çanakkale,Ayvalık taraflarının deniziyle kıyasladığım da sıcak bile gelebilir,fiyatlar çok pahalı değil,köylüler kendi sebze ve meyvesini  getirip satıyor.Pazar da kuruluyormuş.Birkaç manavı var,marketler var,ben beğendim.Gidip görmenizi tavsiye ederim. Memnun kalırsınız...




Tekirdağ Kumbağ'a giderseniz,memnun kalıp kalmadığınızı belirten  yorumlarınızı buraya yazarsanız sevinirim.
hoşcakalın ❤
Topladığım Deniz kabukları 

GEZİDEN İZLENİMLER

İSTANBUL
Haydarpaşa Garı

Merhaba değerli takipçilerim sizlere bugün uzun uzadıya bir yazı yazamıyorum, şu anda yoldayım, haftasonunu geçirmek üzere Tekirdağ'a gidiyorum, sizlere yollarda çektiğim fotoğraf ve videolarımı göndereceğim takipte kalın sevgiyle kalın







Galata kulesi

Kurban Bayramı, Kurban ve Kur'an

Toplumumuzun yüzde doksan dokuzu Müslüman diye biliyoruz. Ancak ülkemizdeki Müslümanların, İslam'ın temel kavramları hakkında doğru ve d...