#mutluluk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
#mutluluk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Danimarkalıların felsefesi Hygge








Merhaba blog sever dostlarım;
B.M 21 martı 'Dünya mutluluk günü 'ilan etmiş. Dünyada şu an itibariyle mutsuz, gelecekten kaygılı o kadar çok insan var ki. B.Milletlerin bu ilan ettiği 'Dünya mutluluk günü ' insanlık olarak kutlamak doğru mu? Mutlu olmamıza katkı eder mi? tartışılır açıkçası. Etrafınızda çok fazla mutsuz insan varsa birey olarak mutlu olabilir miyiz? Ben kendi adıma başkaları mutsuzken, mutlu olamıyorum. Temennim dünyada mutsuz insan kalmaması yönünde fakat bu mümkün gözükmüyor maalesef :(

Diğer yayınladığım yazılarda farklı mutluluk felsefelerinden bahsetmiştim. Bugün de sizlere yine bir felsefeden bahsedeceğim. İnanın bu felsefeler karşıma son zamanlarda çok fazla çıkar oldu.Tesadüf mü yada algılarım o yönde mi bilemiyorum. Fakat ne olursa olsun sizlere bu öğrendiklerimi paylaşıyor olmam en güzeli :)  Sizlere anlattığım bu  felsefelerin hepsinin amacı baktığınızda aslında mutlu olmak, iyi yaşayıp huzurla bu dünyadan göçüp gitmek..
Açıkçası zenginlik, kariyer, şöhret de bir yerde insanın mutlu olmasına yetmiyor maalesef. O nedenle insanlar mutluluğu başka yerlerde arıyorlar.

Hygge felsefesinin amacı da mutluluğu ve huzuru yakalamak. Bu felsefenin kabul edildiği ve uygulandığı yer Danimarka.
Danimarka Avrupa'nın kuzeyinde yer alan bir İskandinav ülkesidir. Danimarkalılara göre rahatlık, konfor, kaliteli yaşam ön plandadır. Suç oranları az, en mutlu ülkedir Danimarka.
 Hygg felsefesi onların yaşam felsefesi. Sadece Danimarkalıların değil, tüm İskandinav ülkelerinin yaşam felsefesi. İskandinavlar için hayati bir kavram. Hygge felsefesi İnsanı mutluluğa götüren yol onlar için.Hatta öyle ki dillerine bile yerleşmiş hygge. Örneğin 'ne kadar hygeeligt bir sofra' gibi cümle içinde çokça kullanıyorlar.

Geceleri uzun soğuk geçen  kış aylarında Danimarkalılar'ın dostlarıyla paylaştığı sıcak samimi bir ortamda huzuru sağlamak için uyguladıkları felsefe, onlar için yaşam biçimidir hygee. Dünyada en mutlu insanlar sıralamasında Danimarka, Norveç ve İzlanda'ın olması hygge felsefesinin güzel sonucu olduğunu gösterir...
Amerika ve İngiltere üniversitelerinde hygge dersleri verilmeye başlanmış. Amerika'da en çok satanlar arasında hygee kitabı da yer alıyor. Bu felsefe bütün dünyayı sarmış durumda.
Felsefe kötü ve sinir bozucu şeylerden uzak durma, kendinin ve çevrenin huzurunu sağlama ve sıcak samimi ortamlar yaratma üzerine kurulu bir yaşam tarzı olarak görülüyor. Danimarkalılara göre sevdiklerinle ev buluşması, sıcak samimi bir ortam, rahat minimal mobilyalar, mumlarla aydınlatılmış bir ortam, rahat ev giysileri, yün çoraplar, şöminenin başında aile ve arkadaşlarla geçirilen teknolojiden uzak güzel zamanlar, yağmurlu bir havada battaniyenin altında camdan bakarak içilen sıcak bir çikolata gibi insana huzur veren şeyler hayatımızda olmalı.
Hayat koşuşturmacası içinde anı durdurup basit ama huzur veren şeylerin tadını çıkartmalı. Onlara göre hayatı biraz yavaşlatmak gerekiyor.





Bizim Ülkemize baktığımızda maalesef hygge felsefesinden tamamen uzak sırf gösterişe merak sarmış, her şeyin lüksünü almaya, lüks yaşamaya özenen bir toplum olduğumuzu söyleyebilirim. Basit yaşamayı beceremiyoruz, basit yaşamanın bir zavallılık olduğunu zannediyoruz. İslamiyete inanan bizlere bu felsefe  çok yakın. Aslında bizim uyguluyor olmamız gerekmiyor mu bu felsefeyi ? Sade, gösterişsiz bir hayat. Dostlarla, akrabalarla iyi ilişkiler. Dünyaya fazla önem vermemek sadece anı yakalamak. Oysa bizler ne yapıyoruz ? Bu dünyanın işlerine kaptırmış gidiyoruz. Öyle bir koşuşturmaca yaşıyoruz ki zamanımız yetmiyor ve üstelik sağlık da elden gidiyor.

Akraba ve komşularımızla zaten uzaklaşmışız. Birlikte bir  masada oturup yemek yemeyi, kahve içmeyi bir tarafa bırak akraba, komşuluk ilişkileri kopmuş, sanki herkes patlamaya hazır barut gibi olmuş.
Geçenlerde bir tanıdığımın kızı doğum yaptı aradım açmadı.  Özellikle bütün çocuklarını aradım ki duymamıştır belki diye. Fakat hiç biri açmadı ve dönüşte yapmadılar. Ben de onları hayatımdan sildim. Çocukluğumuz beraber geçen tanıdıklarımla bu hale düşeceğim hiç aklıma gelmezdi. En son olması gereken buydu. Biz ne zaman bu hale geldik diye de insan düşünmeden edemiyor. Baktığınızda büyük sorunda yok ortada hatta hiç sorun yok :)
 Çevremde gördüğüm kadarıyla çoğu insan böyle. Onlara buradan sesleniyorum; Müslümanım diyen dostlarım Müslümanlığın gereğini yerine getiremiyorsanız bari gelin de hygge felsefesini hayatımıza sokalım, hep birlikte mutlu olalım. Ne dersiniz ? :) Bu biraz size dokundu mu? E biraz dokunsun diye söylüyorum zaten :)
Son yapılan araştırmalara göre; sosyal faktörlerin iktisadi faktörlere göre mutluluğu daha çok artırdığı ortaya çıkmış. Sağlıklı ömür süresi beklentisi, sosyal destek, zor zamanlarda kapısını çalabileceğiniz birilerinin olması da mutluluğun seyrini belirliyor.
Ayrıca uzmanlar kanser, şeker, tansiyon, alzehimer gibi  hayat kalitetimizi düşüren hastalıkları önlemek için dostlarımızla daha çok vakit geçirmemizi öneriyorlar. Ben kendi adıma söylüyorum dostlarımla içtiğim bir kahve, onlarla yaptığım bir sohbet insana öyle huzur veriyor ki anlatamam.

Hygee girsin hayatınıza, ruhunuz mutluluk, huzur dolsun dostlar. Sevgiyle kalın ☺❤





İkigai Japon Felsefesi







Merhaba sevgili dostlar.Bugün yine sizlerle beraberim ☺❤
Bu aralar bir felsefedir gidiyor.Her yerde herkes yaşamla ilgili değişik felsefelerden bahsediyor.Minimalizm den sonra bu konular dikkatimi daha fazla çekmeye başladı açıkçası.
Dün bir arkadaşımla sohbetim sırasında İkigai den bahsettik.Önceki gün bir arkadaşım ikigai ile ilgili resim paylaşmış.
E ben de bunun üzerine  ikigai hakkında yazayım bilmeyenler varsa öğrensin dedim ☺

Japonya'nın Okinawa adasındaki halk 100 yaşına kadar yaşıyor.Peki bunun sırrı  nedir diye bakıldığında ikigai felsefesi olduğu söyleniyor.Okinawa'da (Asırlık insanların en fazla bulunduğu Ada) doğan insanlar yeni bir güne başlama sebebimizin ikigaimiz olduğunu söylüyorlar.

Öyleyse bu kadar uzun yaşamın sırrı olan ikigai nedir merak ettik değil mi?
Japonca kökenli ''iki'' yaşam anlamında,''gai''gaye,amaç olarak kullanılıyor.Yani yaşamın amacı,yaşam sebebi gibi bir sonuç çıkıyor..Japonlar ikigai için yataktan sizi  çıkaran düşünce diye tanımlıyorlar.Herkesin bir ikigaisi yani varolma nedeni vardır.ikigaini bulman,seni mutlu eden şeyleri yapmanla mümkün olur.Japon kültüründe emeklilik diye bir kavram yok.Hayatın sonuna kadar kendilerini mutlu eden uğraşlar ediniyorlar.İkigai felsefesini hayatlarına dahil etmişler...
İkigainizi bulmak için öncelikle;
_Nelerden mutlu olduğumuzu
_Yeteklerimizin neler olduğunu
-Tutkularımızın neler olduğunu kendimize sormalıyız.


Yataktan kalkarken bizi neyi mutlu ettiğini,yaşam gayemizin ne olduğunu bir düşünelim.Pozitif düşünceyle güne başladığımızda o günün çok daha farklı geçtiğini fark edeceksiniz.



Bizim Ülkemizde  emeklilik yaşı geldiğinde emekli olunur.Elini eteğini her şeyden çekersin,artık hayatta bir gayen yoktur.Adeta ölümü beklersin. Ne acı değil mi? Gayesiz,mutsuz bir hayat.Bizim toplumumuzda öncelikle emekli olmuş erkekler daha çabuk çökmekte ve daha erken ölmekteler.
Bir tanıdığımın babası annesinden önce ölmüştü 6 ay geçmeden annede kanser oldu geçen hafta vefat etti.Arkadaşın söylediğine göre annesinin,baba öldükten sonra çok mutsuz olduğunu,adeta hayattan zevk almadığını söyledi.Genelde ne yazık ki eşi öldükten sonra hayatı bırakan diğer kişi çok yaşamıyor yada sağlıksız,kalitesiz bir hayat yaşıyor...

Uzun,sağlıklı yaşamak  için yediklerimiz içtiklerimiz önemli fakat yaşam enerjimizin yüksek olması daha önemli.Ruhsal sağlığın yerinde,mutlu yaşıyorsan bunun sonucunda ömrün de uzun olur.
Sabah kalktığımızda bugün de uyandık çok şükür dedikten sonra acaba kaç kişi yataktan keyifle kalkıyor?İkigaimizi yakaladık mı?kimimiz işinden memnun değil,kimimiz okulundan,kimimizin yapacak uğraşısı yok,kimimiz de yaşadığı hayattan memnun değil..
Zorla yatağımızdan kalkıp,mutsuz bir şekilde rutin hayata devam..Hayatımızın bir gayesi olmadan bu hayat şartlarında ömrümüzü tüketiyoruz..

Japonya ekonomisi Dünya'nın en büyük 3.ekonomisine sahip.Hal böyle olunca onların ikigai felsefesini uygulaması daha kolay diye düşünüyorum :) Ekonomi gibi faktörlerin insan hayatına çok büyük etkileri var gerçekten...
Bütün olumsuzluklara rağmen hayata pozitif bakmak,daima gülümsemek,iyi arkadaşlar edinip onlarla muhabbetimizi devam ettirmek,daima keyif aldığımız uğraşlar edinmeye çalışmak,teşekkür etmeyi bilmek ve sabah bir gaye için uyanmaya çalışmak ikigaimizi ortaya çıkartır ve mutlu yapar bizi...
Okumak isterseniz önceki yazım şurada 👇 İkigai felsefesinin değişik yoldan anlatımı,bir de buradan okuyun ☺

İkigai felsefesini benimsemek hayata bir amaçla tutunmak demektir.Sabah yataktan kalkmak için bir amacın yoksa iyi bir yaşam için çaban da yok demektir.Bir insan sevdiği için yataktan mutlu,güçlü ve istekli kalkar.Sevdiği eşi olabilir,çocuğu olabilir,torunu vb. olabilir.Bu sevgi hissi o kişiye güç verir.Bir insan işe yarıyordur,işinde başarılıdır,yeteneklerini ortaya çıkarabilmiştir.Bu şevkle yataktan kalkar.Yada sevdiği şeyleri yapıyordur,huzurludur vicdanı rahattır.Bunun sonucunda keyifle yataktan kalkar.Bu sayılanlar veya  daha fazlası sizde varsa eğer ikigainizi bulmuşsunuz demektir.Ömrünüz sağlıklı uzun geçer inşallah ☺



Çağımızın hastalığı stresten uzak kalabilirsek ikigaimizi yakalayabiliriz.
Bir amacımız var ve yataktan mutlu şekilde kalktık ama iş bununla bitmiyor.
İşimize gitmek için yola çıktığımızda trafik stresi,arkasından iş yerindeki stres,parasal stres bunun gibi bir sürü strese maruz kalırız.Bu tür olaylar hayat enerjimizi bir anda yok edebilirler.Kolay mı  Sizce ? Bunları aşıp ikigaimizi bulmak zor açıkçası ☺


Hepinize zor hayat şartlarında ikigainizi bulup sağlıklı uzun ömürler diliyorum.İyi hafta sonları☺❤













Minimalist Yaşam



İstanbul'da dün akşam çektiğim,zamansız çiçek açmış ağaç 
Gece çekim 







Merhaba blog okurlarım bu gün hava yazdan kalma dediğimiz türden günlük güneşlik.Kışı yaşadığımız şu günlerde maalesef  kurak gidiyor.Bu gün yine hâlâ kar yok 😢  Daha etkili su ihtiyacı yağmurdan ziyade,kar yağışından karşılanır...


Kütahya'da çarşının ortasında,sesleri takip ederek buldum.Çam ağacının içinde cıvıldayan serçeler. O kadar çok ses çıkarıyorlardı ki ☺



Uzun bir süre önce,yazılarımı takip eden değerli bir arkadaşım bana minimalizm hakkında yazmamı önerdi.Kırar mıyım onu ☺❤ Bugün (30 Ocak) hadi yazayım diye oturdum bilgisayarımın başına...

Oturdum oturmasına da bir türlü yazımı tamamlayamadım.Taslak halinde beklerken dün (5 şubat) Diksiyon kursunda  değerli  hocam da minimalizmden bahsedince 'Ben bu konuyla ilgili yazmaya başlamıştım,taslak halinde bekliyor.Hiç bir şey tesadüf değil ' diyerek  hocama yazımdan bahsettim. Açıkçası yazıp yayınlamalıyım artık diye düşündüm.☺ Hocamın pozitif enerjisi sayesinde derslerimizin çok güzel geçtiğini söylemeden geçemeyeceğim ☺❤
 Hocam bir öğrencisinden bahsetti. Öğrencisi hocamıza bir sürü kıyafeti olduğundan ve yinede mutsuz olduğundan bahsetmiş.Hocamızda ona  minimalizden söz etmiş.Şimdi öğrencisinin minimalizm felsefesini uygulamaya başladığını,daha mutlu olduğunu söyledi.Kursta arkadaşımızın biri de; arkadaşının kullandığı giysilerinin çok pahalı ve kaliteli  olmasından dolayı kimseye veremediğinden ve buna çok şaşırdığından bahsetti....
Hocamın minimalizm felsefesini benimsediğini,hayatını ona göre şekillendirdiğinden bahsetmesi ve çocuğunu da bu şekilde yetiştireceğini söylemesi doğrusu takdire şayandı.Diğer takdire şayan kişiler kızım ve oğlum.Onların da  minimalizm felsefesini uyguladıklarını söyleyebilirim.Gerçekten uygulamak çok kolay değil.Genç okurlarıma inşallah örnek olur...

Minimalizm ne ki? diye sorduğunuzu duyar gibiyim 😊
Bilenler bilir minimalizm  fazlalıklardan arınmış,kendini daha rahat ve mutlu hissedeceği abartısız,düzenli yaşam felsefesi.Kısaca hayatımızın bütün her şeyiyle ( Kullandığımız eşyalar,düşüncelerimiz,konuşmalarımız,zamanımız) sadelik diye tanımlayabiliriz.
Minimalizm=Sadelik

Minimalizm sözlük anlamı :
1)Modern sanat ve müzikte,kökeni 1960'lara giden,sadelik ve nesnelliği ön plana çıkaran bir akım
2)Görsel sanatlar ve müzik alanlarında 1960'ların sonlarında New York kentinde ortaya çıkan,biçimde aşırı sadeliği ve nesnel yaklaşımı savunan akım
3)Az sözcük kullanarak çok şey anlatma çabası
 Kaynak:https://www.seslisozluk.net/

Bütün severek aldığınız ev eşyalarını yada  giysilerinizi,ayakkabılarınızı,takılarınızı bir düşünün.Hepsini kullanıyor muyuz? Yada hiç işe yaramadan bir köşede kullanılmayı mı bekliyorlar.Bunca eşyaya rağmen hala mutsuz musunuz? Eğer cevabınız evetse artık sizin de minimalist olma zamanınız gelmiş :)  Hayatınıza yeni bir başlangıç yapma zamanı artık....





Şu yaşadığımız çağda maalesef para,gösteriş,lüks almış başını gidiyor.İnsanların her şeyi var fakat mutsuzlar.Para araç olmaktan çıkmış amaç olmuş.Bireyler elde ettiklerinden daha fazlasını istemekteler.Bunun sonucunda tüketim toplumu olduk ne yazık ki 😞
Minimalist kişi bunların aksine daha azıyla yetinebilen sağlıklı mutlu kişidir.

Bir söyleşisine gittiğim,televizyonlarda sık sık gördüğümüz ünlü bir profesörün,üzerinde giydiklerinin sade ve abartısız olduğu dikkatimi çekmişti.Genelde aynı kıyafetleri kullanıyordu.Çok fazla para kazandığını düşündüğüm bu doktorun mutlu olmak için minimalizm felsefesini uyguladığını düşünüyorum...

Çok yakın bir tanıdığım neredeyse 40 çeşit ayakkabısının olduğunu söylüyor üstelik bunu övünürcesine anlatıyordu...
 Başka bir tanıdığım bir defasında beni alışverişe çağırmıştı.Alışverişe sabah çıktık akşam eve geldik.İnanın ben böyle alışveriş hayatımda yaşamadım.4 adet güneş gözlüğü hem siyah hem kahverengi kemik,8 çift ayakkabı beğendiği modelin  değişik renklerinden 2'şer çift,bir kaç kazak,pantolon aynı model farklı renklerinden..Benim onunla ilk ve son alışverişe çıkışım oldu.Artık yorgunluktan başım dönmeye başlamıştı.Bir daha çağırdığında mazeret ileri sürmek zorunda kalmıştım :)

Minimalist olmak istesek de bazen bunu başarmak kolay olmayabilir.İnanın bunu hayatınıza soktuğunuz da çok mutlu olduğunuzu göreceksiniz.Öncelikle gardırobunuzda son 1 senedir kullanmadığınız giysileri(Çok pahalı da alsanız)kenara ayırıp ihtiyacı olanlara verebilmelisiniz.Evinizde sonra kullanırım dediğiniz halde hiç kullanmadığınız mobilya halı,kilim,yastık yorgan ne varsa öğrenci evlerine verebilirsiniz.Verdiğiniz eşyaların başkasını mutlu edeceği düşüncesi,paylaşım yapmanın verdiği ferahlık hemde evinizdeki eşyaların azalmasının verdiği huzur her halde hiç bir şeyle değişilmez.Üstelik bu minimalizmin gerçekten ne kadar önemli olduğunu da bize gösterir.Ayrıca ihtiyaç sahibi kişilere çok eskilerimizi vermeye çalışırız nedense,oysa en iyilerimizi vermeye çalışsak daha iyi olmaz mı? Ben bunu zaman zaman yapıyorum ve çok mutlu oluyorum :) Hadi şimdi bunları hep beraber yapalım ne dersiniz ?



Ormanları yok ederek yüksek binalar dikmek yerine,böyle sade bir evde bile yaşabiliriz ☺ Neden olmasın...









Her şeye yetişmeye çalışmak,en mükemmelini yapma gayreti insanı hem yıpratır hem yorar.Kanser olan ünlü bir sanatçı yıllar önce neden kanser olduğunu düşündüğünde;her şeye kendi koşturduğunu,iş hayatında,evliliğinde her şeyin en mükemmelini yaptığını,bütün sorumlulukları üzerine aldığını ve kendine kaliteli  hiç zaman ayırmadığını,başkaları için yaşadığını söylemişti.Bu yüzden artık minimalist olarak yaşayacağını,yanlış yaşamanın onu hasta ettiğini anlatmıştı...

Markete gittiğimizde gereksiz alışveriş hepimizin yaptığı hatalardandır.Bir arkadaşım deterjan almaya gidiyorum,deterjan haricinde her şey alıp geliyorum demişti :) O yüzden kesinlikle alacaklarımızın listesini yapmalı,liste dışı hiç bir şey almamalıyız..
Evimizin dolaplarında fazladan aldığımız deterjanlar,kağıt havlular,çaylar,tuzlar vb. bir sürü şey yer kaplar.Ben de eskiden indirimde olanları alır dolaba koyardım.Şimdi ihtiyacım kadar alıyorum.Çocuklarım indirim diye aldıklarım konusunda beni çok uyarmıştır☺❤
Marketten pazardan aldığımız sebzeler meyveler dolapta çürüyorsa,kullanacağımız kadarını almalıyız.Örneğin bu hafta ıspanak ve brokoli alıp pişirebiliriz diğer hafta pırasa ve lahana alabiliriz.Hepsini bir haftada alıp,çürütmeye terk etmeyelim.Böylece daha taze yemiş oluruz...

Rahmetli anneannem bize derdi ki;Eskiden insanların 2 kıyafeti olurdu biri kirlendiğinde,diğerini giyerdik.Eskidiğinde ise yama yapıp kullanılırdı.Fazla eşya aldığımızda bunun hesabını öbür tarafta vereceğiz...Hep bir şey alırken anneannemin bu sözü aklıma gelir,içim cız eder.Kendimi fazla kaptırmamaya çalışırım....

Hep dikkatimi çekmiştir bazı evlerin balkonlarında kullanılmayan eşyaların yığıldığını görürsünüz.Hem çirkin görüntü oluşturur hem de orada o eşya boşu boşuna durur...Böyle balkonu olan okurlarım varsa,mutlu olmak için balkonlarını bir daha gözden geçirsinler derim ☺ Kimimizin eşyası da bodrumda bekler senelerce...


Sade döşenmiş bir ev ❤



Minimalist hayatta  beynimizdeki düşüncelere de sınırlama getirmek gerekir..Fazla gereksiz düşüncelerden zihnimizi arındırabilirsek daha mutlu,daha huzurlu oluruz..İnsan hep geçmişte yaşadığı kötü olayları anımsar.Bu şunu demişti,bu böyle davranmıştı gibi düşünceleri hiç unutmayız.Oysa ki her şey geçmişte kaldı.Mutlu olmak istiyorsak bu düşünceleri zihnimizden atmalıyız,en azından gayret etmeliyiz.Evet zor olduğunu biliyorum,ben de herkes gibi çok zorlanıyorum fakat fazla gereksiz düşünceler insanı yoruyor.Onun için fazlalıkları atalım mutlu olalım ☺

Kendinizi nasıl mutlu,huzurlu hissediyorsanız yaşam felsefenizi ona göre ayarlayın.Hiç bir şey için zorlamayın.Hayatı kimse için yaşamayın,kendiniz için yaşayın.Az insan,az eşya,az para ile yaşamayı öğrenin.Az fakat öz olanla yetinin.Zamanınızı iyi kullanın...

İsteklerimizi sınırlamalıyız,arzularımızı dizginlemeli,öfkemizi bastırmalı,bireyin sahip olmaya değecek şeylerden yalnızca sınırlı bir paya erişebileceği gerçeğini akıldan çıkarmamalıyız..Arthur Schopenhauer

Sizin de minimalist yaşamla ilgili önerileriniz varsa yorumlara yazabilirsiniz ☺

Hepinize minimalist  mutlu günler diliyorum ☺ Allah'a emanet olun...








Gezi-yorum




İstanbul Fenerbahçe'de görülen yeşil papağanlar.Bu kuşların Oradan geçmekte olan,kuş yüklü bir gemiden kaçtıkları ve Fenerbahçe sahilde çoğaldığı söylenir. Çok ilginçtir kargaların ötüşünü taklit ediyorlar. Fotoğrafı  ters açıdan çektiğim için renkleri fazla belli olmadı.Zaten hemen kaçıyorlar,pozu zor yakaladım😊

Yola çıkmadan İstanbul 
Sığırcık kuşları



Bilecik yolu 

Adapazarı daha karlı

Merhaba dostlar bu hafta hiç aklımda yokken  yol göründü.😊 Eşim ve oğlumla Eskişehir'e doğru yola çıktık. Orada kızıma uğrayıp Kütahya'ya geçeceğiz. Kızım İstanbul'u sevmiyor, Eskişehir'i daha çok sevdi.
İstanbul'un havası çok soğuk değil. Bu sene kış da pek fazla olmadı. Eskişehir çok güzel sevdiğim bir şehir fakat havası acayip soğuk. Doğduğum büyüdüğüm şehir Kütahya da çok soğuktur. Eskişehir'e uzaklığı 1 saat kadar mesafededir. Çocukluğumuzda kışlar daha soğuk olurdu. Soğuklarda okula gidip gelirken hiçte şikayet etmezdik. Aksine kar yağınca çok mutlu olurduk. Evimiz sobalı olmasına rağmen kışın ayazını hiç hissetmezdik. Bunun nedeni annemin çok fazla kömür tüketmesi olabilir. Annemin tükettiği kömürü duyanlar şöyle bir duraksıyor, gerçekten inanamıyorlar 😃 Ne yapsın anneciğim bizi üşütmek istemiyordu herhalde....

İnsan bulunduğu yere alışıyor sanırım. İstanbul'dan sonra  Eskişehir ve Kütahya çok soğuk geliyor bana. Burada yaşayamam  gibi geliyor.😊 Dedim ya insan bulunduğu yere alışıyor. Kim bilir havasına alışır yaşayabilirim de.
Soğuklarda fazla gezemiyor insan. Kapalı mekanlarda veya evde oturarak vakit geçirebiliyoruz anca.




Eskişehir haller gençlik merkezi 


Eskişehir bir öğrenci şehri cıvıl cıvıl gençlerin yoğunlukta olduğu çok canlı bir şehir.İstanbul gibi sabahlara kadar uyumayan hareketli bir şehir.
Bugün sabah programında spiker 2017 verilerine göre havası en temiz şehir Eskişehir,havası en kirli şehir İstanbul olduğunu söyledi. Ayrıca Eskişehir en yaşanabilir şehirler arasındaymış. Bir de soğuğu olmasa 😊







Şehrin ortasından geçen Eskişehir porsuk çayı



X,Y,Z Sen Hangi Kuşaktansın?





Merhabalar sevgili dostlar;
Son yıllarda çokça duyduğum x, y, z kuşağı ve bununla ilgili gözlemlediğim olayları sizlerle paylaşacağım.Bu kuşaklar Dünya genelinde genç kuşaklar olarak nitelendiriliyor.

X kuşağı 1965-1979 yılları arasında doğan kişilerin oluşturduğu kuşak.nüfusun %22 sini oluşturuyor. Ben bu kuşağın içindeyim.😊 Valla açıkçası nereden nereye diyebileceğimiz hızına yetişemediğimiz, çok fazla teknolojik gelişmelere şahit oluyoruz. Hızlı bir teknolojiye adapte olmaya çalışan bir nesil. Hatırlıyorum da ben ilk ev telefonunu kullanmaya başladığımızda, ileride  görüntülü de konuşabileceğiz dediklerinde nasıl olacak ki bu diye düşünürdük. X kuşağı kurallara uyumlu, saygılı, aidiyet duygusu güçlü ve çalışkan bir kuşak olarak tabir edebiliriz. Aynı zamanda mutlu bir kuşak yada mutlu olmayı becerebilen bir kuşağız biz.
X kuşağı yani bizler çocuklarımızı kendi çektiğimiz zorlukları, yoklukları yaşamamaları için garantisi olan meslek edinmeleri, kariyer konusunda daha iyi bir yere gelebilmek için aynı işte yıllarca çalışıp deneyim kazanılması gerektiğini telkin ederiz. İş yaşamında çalışma saatlerine uyumlu iş motivasyonu yüksek daha çok yaşamak için çalışan nesiliz...
X kuşağı olarak kendi anne babalarımızdan gördüğümüzden daha rahat ve pozitif bakış açısı geliştirerek çocuklarımızı daha özgür bireyler olarak yetiştirdik.


Y kuşağı 1980-1999 arası doğanlar olarak belirtebiliriz. Nüfusun %35 ini oluşturuyorlar. Kızım ve oğlum Y Kuşağından. Bu kuşak bağımsız olmayı seviyor, özgürlüklerine düşkün yani bizden çok çok farklı bir jenerasyon açıkçası. İş hayatları da çok farklı sık sık iş değiştirebiliyorlar. Bir an önce yönetici olmak yada kendi işlerini kurmak istiyorlar. Okudukları bölüm yada üniversite  hoşlarına gitmediyse onu bırakıp farklı bir bölüm yada üniversiteye geçiş yapabiliyorlar. Son zamanlarda birkaç arkadaşımın çocuğunda buna şahit oldum. Baktığımızda bu yaşananlar y kuşağının dediğim dedik, rahat bir kuşak olduğunu kanıtlar nitelikte. Bir arkadaşımın oğlu çevre mühendisliği okurken 2.sınıfta biranda okula bırakıp aşçı olmaya verdi şu anda aşçılık okuyor başka bir arkadaşımın oğlu mühendisliği bırakıp başka bir şehirde tıp okumaya başladı.
Geçen oğlum anlattı; Okullarında bir kız öğrenci iyi bir üniversitede  tıp eğitimini bırakıp bu okulun bilgisayar mühendisliğine geçiş yapmış fakat olayın en üzücü ve ürkütücü tarafı kızın intihar etmesi. Allah rahmet eylesin neydi acaba bu kadar bunalıma iten onu?😯Gençlere ne oluyor neden tatminsiz, neden mutsuzlar demeden insan kendini alamıyor. Oysaki biz x kuşağı anneler babalar onların daha iyi olmaları için uğraştık uğraşıyoruz. İnanın bu lafı onlara söylesek uğraşmayın, biz uğraşın mı diyoruz derler, bu kadar da bencil, kaygısız ve rahatlar maalesef.
Farklı görüşleri kendilerine dayatılmayı sevmezler, dayatanları acımasızca eleştirebilirler. Çok akıllı zeki olan y kuşağı çocukları öğrenmeye ve araştırmaya da hevesliler.
Y kuşağı sınırsız özgüvenleriyle hayatlarından zevk alan ve kendileri olmaktan gurur duyan kişiler fakat bunlara rağmen en büyük problemleri mutsuzluk. Acaba diyorum her istekleri her dedikleri olduğu için mi?
Bu kuşak lüzumsuz yere çok fazla para harcamayı da seviyor. Geçenlerde bir tanıdığım oğlunun gitar kursuna yazılıp gitmediğini ve parasının boşa gittiğinden söz ediyordu. Bunlar ve buna benzer örnekler bizim jenerasyonun başına çokça geliyor ama yapabileceğimiz bir şeyde yok gibi gözüküyor.




Z kuşağı 2000 ve sonrası doğanlar.nüfusun %17 sini oluşturuyorlar.Teknoloji ve interneti kullanmayı seven Milenyum nesli.internette sosyalleşmeyi seviyorlar internet ve teknoloji çocukları. Akıllı zeki y kuşağından dahada vahim bir nesil...
Sosyalleşmenin artık sona erdiği, teknolojiye kurban edildiği bir nesil ne yazık ki. Z kuşağı aile bireylerinin kendilerini çocuklarına karşı yetersiz gördükleri bunun sonucunda psikolojik bunalım örneklerinin çok fazla görüldüğü bir kuşak.

Mutluluk üzerine yapılmış en uzun çalışma ve y kuşağı: Harvard Tıp fakültesi 75 yıl süren bir araştırma yaptı.724 kişi ile başlayan çalışma 60 kişi hayatta kalana kadar devam etti. Cevabı aranan tek bir soru vardı İnsanları hayatı boyunca sağlıklı ve mutlu yapan şey nedir? Araştırmadan çıkan sonuç iyi sosyal ilişkiler bizi daha sağlıklı ve mutlu yapar.
Yakın zamanda yapılan bir araştırmada y kuşağına hayattaki en önemli hedefleri soruldu %80 den fazlası hayattaki en önemli hedeflerinin zengin olmak olduğunu söyledi. %50 si hayattaki diğer önemli bir hedefin meşhur olmak olduğunu söyledi. Bu hedefler mutlu sağlıklı bir hayat için gerçekleşmeliydi. Oysa 75 yıllık araştırma gösteriyor ki mutlu ve sağlıklı bir hayat için en önemli şey iyi ve samimi sosyal ilişkiler..."Hayat öyle kısa ki tartışmalara Özür dilemelere, kıskançlıklara, hesap sormalara zaman yok. Sadece sevmek için zaman var ve bunun için, tabiri caizse sadece 'bir an'var" Mark Twain
Kaynak; Robert Wolding Ted konuşması, hayatı güzelleştiren şey nedir? En uzun süreli mutluluk araştırmasından dersler.

Biz ebeveynler olarak, çocuklarımızla sağlıklı ve bilinçli bir iletişim kurup, bu zamane çocukları dediğimiz yavrularımıza iyi bir gelecek hazırlamak ve onların hızına yetişmeye çalışmak için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. En temel amacımız onları mutlu etmek mutlu görmek...
Sevgiler...



Kurban Bayramı, Kurban ve Kur'an

Toplumumuzun yüzde doksan dokuzu Müslüman diye biliyoruz. Ancak ülkemizdeki Müslümanların, İslam'ın temel kavramları hakkında doğru ve d...