Ayrı hikaye,aynı hüzün 2 (Yaşanmış Hikaye)





Ayşe öğretmen'in komşuları da bu durumdan rahatsız oluyorlardı,.İki de erkek çocuğu olmuştu.Bir kaç defa çocuklarını alarak annesinin evine gitmiş fakat kocası yüzüne gülerek her defasın da onu eve gelmeye ikna etmişti.Kocası hem düzelmiyor hem de boşanmaya razı olmuyordu.

Günlerden pazar, herkesin uykuda olduğu bir sonbahar gecesi kocası yine sarhoş,her zaman yaptığı gibi Ayşe'yi kapı dışarı attı.Ayşe bir süre bekledikten sonra yavaşça içeri girdi.Kocasının sızıp kaldığını fark etti.Daha sonra çocuklarının odasına gidip bir süre onlara baktı ve şuursuzca mutfağa koşarak bıçağı aldığı gibi kocasının odasına girerek onu bıçaklamaya başladı...
Kocası o an ölmüştü,sabaha kadar başında öylece kalakaldı.Gazetelere haber olan Ayşe öğretmen hiç bunları yaşamak ister miydi ? Yaşayacağını bilse bu adamla evlenmek ister miydi?



İki farklı hikaye,iki acı son  hepimizin hayatında rastladığı,duyduğu türden,benim hayatım da etkilendiğim hikayelerden  ikisi.Tabi ki etkilendiğim güzel hikayeler,başarı hikayeleri de var....
İnsanlar mutlu olmak için  birtakım hayaller kurarak evlenirler ancak karşılarına hiç beklemedikleri kişilikler çıkar ve onlara acı bir hayat sunulur..

Dayak toplumumuz da irdelenmesi gereken önemli bir konu...Dayak atan bu tür erkeklerin,ruhsal bozukluk içinde olduklarını,çocukluklarına kadar inilmesi ve tedavi olmaları gerektiğini düşünüyorum...
Evliliklerde ufak tefek anlaşmazlıklar,çok sürmeyen kavgalar olağan görülmeli..
Tanıdığım çok iyi evlilikleri olan yaşlı bir çiftin tartışmaları hiç bitmezdi.Biri  ak derse biri kara derdi. :) Bazen de birbirlerine küserlerdi ama daha sonra hiç bir şey olmamış gibi sevgi ve saygı içinde,el ele bir hayat...

Mutluluk;herkesin istediği,yaşanması gereken,her insanın hak ettiği bir olgudur.Fakat birilerinin bunu size sunması yada sizden çalması...İşte hayatta bazılarımız bu MUTLULUK duygusunu hiç yakalayamamış,bazılarımız da kıyısından köşesinden biraz yakalamış,bazılarımız da hep mutlu olan şanslılarımız... 

Size bir MUTLULUK enerjisi gönderiyorum,hep MUTLU yaşayan şanslılardan olmanız dileği ile...❤❤



Ayrı hikaye aynı hüzün 1 (Yaşanmış Hikaye)


Yıl 1958.. Sevda narin,ince yapılı,beyaz tenli,çok güzel bir kızdı,17 yaşına girmişti.İsteyenleri o kadar çoktu ki kafası karışmıştı,bu durum hoşuna da gitmiyor değildi.Babası en sonunda kızını çok yakışıklı olmasa da işi olan,boyu posu yerinde Yusuf'a vermeye karar verdi.Sevda ilk defa istemeye geldiklerinde gördüğü Yusuf'a içi ısındı,kocası olacağı fikri onu heyecanlandırmıştı.

Güzel bir düğünü oldu,Sevda çok mutluydu..Evlerine yerleştiler,Yusuf işe başladı,Sevda da gün boyu evde akşama kadar ev işleriyle uğraşarak,yemekler yaparak oyalanıyordu.Evliliklerinin üzerinden birkaç ay geçmişti.Yusuf Sevda'ya kötü davranmaya başladı.Her yaptığına kızıyor,bağırmaya başlıyordu.İlk tokadını yemeğin tuzunu atmayı unuttuğu için yemişti.Neden bunu yapmıştı anlam veremedi.Artık her yaptığı hata oluyor,arkasından dayak yiyordu.Oysa Sevda ne umutlarla evlendiği bu adamdan hiç bunları yapacağını düşünmemişti.Düşünse evlenir miydi?

Sevda eşinin bir gün düzelmesini beklediği halde evlilikleri  böyle devam etti.İki çok güzel kızları oldu.Bir gün kocasının köyüne gittiler,hava yağmurlu serindi,akşam saatleri  kocası yine Sevda'ya hiç bir şey yokken bağırdı,çağırdı,çok zoruna gitmişti.Sevda kapının önüne çıktı,gökyüzüne baktı,yağmur yüzüne çarparak yere düşüyordu,biran durakladı sonra ani bir kararla kapının yanındaki kaldırıma oturdu.Eşi gelsin,onu oradan içeri alıp özür dilesin,sıcacık yatağına götürsün diye bekledi.ama ne gelen oldu ne giden öylece uyuyup kaldı.Sabah gün ışırken,yağmurda durmuştu,uyuduğu yerden kalktı titreyerek içeri girdi...
Sevda o geceden sonra çok kötü hasta oldu,artık hep hastaydı...Eklem romatizması olmuş kalbe vurmuştu..Bu arada kızının gözü önünde yaşadıklarına dayanamayan ailesi boşanma davası açtı..
Sevda dava sürerken rahatsızlandı,1979 yazında hastane de hayata gözlerini yumdu....




Yıl 1979 Ayşe okulunu yeni bitirmiş,pırıl pırıl bir öğretmen olmuştu ilk tayin yeri'ne atandığında çok sevinmiş,çok heyecanlanmıştı.Gittiği yer ufak bir şehir olmasına rağmen çabuk alıştı.Mesleğini ve öğrencilerini çok seviyordu.Güzel bir çevresi de olmuştu.Bir gün Ahmet adında bir gençle tanıştırdılar onu.O da buraya yeni tayin olup gelmişti.Aylar geçtikçe Ahmet ile çok iyi anlaştığını ve ona aşık olduğunu fark etti.Ahmet de aynı duygular içerisindeydi.Birlikte evlenmeye karar verdiler.
Çok güzel düğünleri oldu,Ayşe çok mutluydu fakat Ahmet zamanla Alkolik olmuştu üstelik içtiği zamanlar Ayşeyi çok feci dövüyor,hakaretler,küfürler savuruyordu.....Devamı bölüm 2'de



Tatil mi? Neresi

Merhaba değerli takipçilerim ✋bugün artık evimdeyim,birkaç günlüğüne gitmeme rağmen sanki nedense bir aydır yokmuşum gibi geldi.Bu gibi durumlar sizlere de oluyordur mutlaka.Bazen de hafta içi olmasına rağmen sanki bugün hafta sonu gibi geldi deriz yada daha yeni görüştüğümüz birine sanki seninle aylardır görüşmedik deriz...Bana göre yaşadığımız durumlara göre muhteşem beynimiz bize bunu hissettiriyor.Benim de hafta sonum dolu dolu geçti,güzel yerler gördüm,tanıdıklarla karşılaştım.Bundan olsa gerek çok uzun süredir evden uzaklaşmışım gibi geldi bana.

Genellikle seyahetlerim de hızlı treni kullanıyorum.Zaman zaman özel aracımızı da kullanıyoruz.Uzun zamandır otobüsle seyahat hiç yapmamıştım.Otobüs yolculuğu nu çokta severim.Yeni evlenip,gurbete çıktığım;Annemlere, memleketime özlem duyduğum o yıllarda otobüs beni onlara kavuşturan bir araçtı.Her bindiğimde mutlaka tekrar o yıllar gözümün önünden geçer.

Biletimi aldım ve yola koyuldum.Artık imkanlar daha fazla sunuluyor insanlara.Belki de rekabet fazla olduğu için.Anadolu tarafın da oturuyorsanız,Kadıköy rıhtım dan  Esenlere servis sağlanıyor.En azından benim bindiğim otobüs şirketi bunu sağladı.Ufak bir ücret karşılığı esenler otobüs terminalini kadar götürüyor.Dönüşte de hiç beklemeden otobüsten alıp kadıköy'e kadar getirdi.bu uygulama dan ben çok memnun kaldım,yeni bir uygulama mı,
daha önce  var mıydı? bilmiyorum.İnsanların daha rahat etmesi için verilen iyi bir hizmet,insanı iyi hissettiriyor.

Otobüsüme bindim.Tekirdağ'a geldim.için den çok kez geçtiğim bir il fakat hiç konaklamamıştım.
Kumbağ tatil köyü Tekirdağ'a çok yakın bir yerleşim,İstanbul'a çok yakın olması sebebiyle sürekli gidilebilecek;uzun,harika bir kumsalı olan çok güzel bir yer.Gitmeyenler varsa tavsiye ederim....
Temiz,güzel kalınabilecek;apart,pansiyon ve oteller var.Ayrıca temelden yatırım yapmak isteyenlere,yeni yapılan inşaatlar var,63 binden başlayan fiyatlarla 1+1,2+1,3+1 daireler mevcut.
Daha pek gelişmemiş,doğal dokusuna el değmemiş bakir yerlerden.Çok lüks arayanlara biraz hayal kırıklığı yaratabilir.
Deniz suyu çok soğuk değil,Çanakkale,Ayvalık taraflarının deniziyle kıyasladığım da sıcak bile gelebilir,fiyatlar çok pahalı değil,köylüler kendi sebze ve meyvesini  getirip satıyor.Pazar da kuruluyormuş.Birkaç manavı var,marketler var,ben beğendim.Gidip görmenizi tavsiye ederim. Memnun kalırsınız...




Tekirdağ Kumbağ'a giderseniz,memnun kalıp kalmadığınızı belirten  yorumlarınızı buraya yazarsanız sevinirim.
hoşcakalın ❤
Topladığım Deniz kabukları 

GEZİDEN İZLENİMLER

İSTANBUL
Haydarpaşa Garı

Merhaba değerli takipçilerim sizlere bugün uzun uzadıya bir yazı yazamıyorum, şu anda yoldayım, haftasonunu geçirmek üzere Tekirdağ'a gidiyorum, sizlere yollarda çektiğim fotoğraf ve videolarımı göndereceğim takipte kalın sevgiyle kalın







Galata kulesi

Mutluluğun tanımını yapabilir misin bana? Bölüm 2


Bilgisayar ve oyun bağımlılığından bizim jenerasyon fazla etkilenmiyor diye düşünüyorum bu konuda aynı fikirde miyiz acaba?Bence zaten bilgisayar kullanımını beceremiyoruz daha da önemlisi başka alışkanlıklarımız var,kitap ve gazete okumak gibi.Hatırlıyorum gençliğimiz de kızkardeşim ile çok fazla gazete ve kitap okurduk,hatta Annem Gazete okurken çok kızardı hatim mi ediyorsun diye,saatlerce okurdum,hakikaten hatim ederdim☺okunmadık sayfasını bırakmazdım.Evlendikten sonra da sabah kalktıktan sonra ilk işim gazete,ekmek almak olurdu,kahvaltı yaparken gazete okumak büyük keyifti benim için.Ne güzel günlerdi..sonra seneler geçti çocuklarım oldu,ben hala gazete alıp okumaya devam,çocuklarıma bakıyorum hiç hevesli değiller,ben annemin aksine aldığım gazeteleri okumaları için ısrar ediyordum,beni kırmamak için bir iki defa gazeteyi aldılar ellerine ama bu sürekli olmadı ne yazık ki,zaten büyüdükleri dönemde bilgisayarlar çıktı ondan sonrada gazete okumanın anlamı kaçtı.İtiraf edeyim maalesef diyorum,şimdi bende gazete hiç okuyamıyorum,açıkçası eskisi gibi keyif vermiyor nedense.

Gazetemi bilgisayar mı deseler ben gazeteyi seçerdim kesinlikle,belki öyle daha mutlu yaşantımız olduğu için,ne zaman hayatımıza bilgisayar girdi her şey tepetaklak oldu,şimdi artık daha da kötüsü,telefonlar elimizde her an,her yerde,her şeye ulaşılabiliyor,ne yazık ki sanal hayatlar başladı,her şey sanal oldu.

Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim o yıllarda hem kitabımızı,gazetemizi okur hem derslerimize çalışır,hem her işimizi yapar;komşularımızla,arkadaşlarımızla muhabbet eder bütün bunları hayatımıza sığdırırdık,şimdi ise bilgisayar başında yemek yakan hanımlar,çocuklarıyla ingilenemeyen anneler,eşleriyle ilgilenmeyen büyükler,derslerinden geri kalan öğrenciler,bilmem abartıyor muyum yorumu da size bırakıyorum.☺

Öyle görünüyor ki zamanımızda mutluluğu yakalamak eskisinden daha zor,daha gayret gerektiriyor.Bizim zamanımızı düşündüğümüzde sanki daha kolaydı gibi geliyor bana,sizce?

Böylesi önemli bir konuda (birkaç satır köşe yazısı veya blog yazısıyla sınırlandırılmayacak kadar)daha sınırsız yazılacaklar var fakat bu kadar  artık yeter sanırım☺
Dilerim ki bu yazımı okuyan siz kıymetli takipçilerim hayatınız da göreceğiniz en mutlu yılları yaşayın

mutlu olun mutlu kalın ❤

Mululuğun tanımını yapabilir misin bana?bölüm 1



Bugün günlerden mutluluk olsun ☺
Mutluluk çocukluğumuzda kaldı diye düşünmeden edemiyorum. Çocuklukta yaşanılan mutluluğu inanın bir daha elde edemiyorsunuz. Yediğiniz bir dondurma,bir çikolata bile aynı tadı vermiyor.

Bilmiyorum sizin çocukluğunuz nasıldı? Ben mutlu bir çocukluk yaşadım, mutlu olmayı bildim. Mesela Babamın ortaokulda aldığı kol saatini hiç unutmam, severek takmıştım. Yine ortaokulda fotoğrafçılık kolundaydım, fotoğraf makinesi gerekli olmuştu, rahmetli Babama dediğimde, en iyisini araştırıp bana fotoğraf makinesi aldığını da hiç unutmam,hala makinemi saklarım. Şimdiki çocuklar pek öyle gözükmüyor sanırım, her şeyleri var fakat mutsuz tatminsiz çocuklar.

Geçenlerde bir tanıdığım endişeli bir şekilde ilkokul  2.sınıfa geçen oğlundan bahsediyordu,'Anne ben mutsuzum'dediğini. Bilgisayarda çok fazla oyun oynadığını söylediğinde çok şaşırdım. Gelecek nesiller için çok üzülmüş, endişelenmiştim. lise ve üniversite gençlerinde, bu durumda olanlar vardı fakat açıkçası ilkokul öğrencisi olması çok daha vahim bir durumda olduğumuzu düşünmeme neden oldu.

Geçen ay yaptığım tren yolculuğumda yanımda oturan pırıl pırıl konuşkan, neşeli  Üniversite öğrencisi bir genç kızla sohbet olanağım oldu. Kızcağız bilgisayarda gece geç saatlere kadar oyun oynadığını, sabah uyanamadığını, derslerinin bu yüzden aksadığını anlattı içtenlikle. Ailesinin bu durumdan şikayetçi olduğunu fakat bunu aşmaya çalıştığını,derslerini daha iyiye getireceğini  de söyledi. Oyunda tanıştığı arkadaşlarıyla yani sanal arkadaşlarıyla başka bir  şehre buluşmaya gidiyordu. (birkaç kişiden daha bu oyun arkadaşlarıyla buluşma olayını duymuştum)

Açıkçası bizler yani bizim nesil bakıyorum da ufacık şeylerden mutlu olabilen, mutlu olmayı becerebilen bir nesil. Şimdiki çocuklara gençlere bakıyorum, yani hayattan bezmiş bir halleri var ne yazık ki. Bilgisayar, oyun tutkusu sarmış hepsini.

Bir doktor tanıdığım anlattı; Bilgisayarda oyun oynarken vücut endorfin(mutluluk hormonu) salgılıyormuş ve kişi artık hiç bir şeyden zevk alamıyor, mutlu olamıyormuş. Ne kadar tehlikeli bir durum sizce de öyle değil mi?
Eğer ki bundan zarar görüp kurtulamayan tanıdıklarınız varsa, en son çare psikologa gitmek diye düşünüyorum.
Toplumun kanayan yarası, çok fazla çevremde duyar oldum. Bilgisayar, oyun bağımlılığı gerçekten insana sigara gibi alkol gibi zarar verici bağımlılıklar.
Birey mutluysa toplum mutludur....Devamı 2.bölümde ☺

Kurban Bayramı, Kurban ve Kur'an

Toplumumuzun yüzde doksan dokuzu Müslüman diye biliyoruz. Ancak ülkemizdeki Müslümanların, İslam'ın temel kavramları hakkında doğru ve d...