Yürüyüş Zamanı


Bugün 15 şubat 2018 perşembe saat 17.30 



Her şeye rağmen bir umut var.Tek başına açmış çiçek ☺



Merhabalar
Birkaç gündür evden dışarı çıkamadım.Kaç gündür çıkayım biraz yürüyeyim istedim işlerim vardı olmadı.Bugün çıkma fırsatı buldum neyse ki.Son günlerde tanıdıklarımın hastalık ve ölüm haberleri fazlasıyla moralimin sıfırlanmasına sebep oldu :( Keyfim de yoktu biraz.Havaların bu dengesiz durumundan üzerinize afiyet birazda grip olmuşum.





Hava kapalı biraz serindi.Rüzgar da vardı.Fakat köpeğini gezdirmeye çıkmış mutlu insanlarla karşılaşmak,denizin ve martıların sesi çok iyi geldi☺ Hatta bu soğukta sahile  masa kurmuş sohbet ederek okey oynayan bir grup insanı görmek gülümsetti beni.



 İki sevimli köpek birbirleriyle oynuyorlardı.Hatta biri bana poz verdi.Onları seyrettim bir süre ☺

Spor yapmak sağlığımız için mutlaka çok faydalı fakat yürüyüşün faydası çok daha fazla diye düşünüyorum ☺Yürüyüşün özellikle açık havada yürüşün çok faydası var gerçekten.Öncelikle psikolojiye çok iyi geliyor.Yürüyüşün kalp ve damar sağlığına da iyi geldiğini hepimiz biliyoruz.Yürüyüş yapmak başka ne faydalar sağlar bize ?Hafızayı güçlendirir,daha kaliteli uyku çekmemizi sağlar,kolesterolü ve tansiyonu düzenler,ruhu dinlendirir,daha fazla oksijen almamıza sebep olur ve bağışıklık sistemimizi güçlendirir.
Her gün düzenli ve tempolu yürümek kilo vermemizi de kolaylaştırır.




Canınız sıkkın moraliniz mi bozuk atın kendinizi dışarı havanın ve yürüyüşün keyfini çıkarın.Mutlu ve huzurlu olmak istiyorsanız yürüyüş yapmanızı gerçekten tavsiye ediyorum.Eklem ve kas sağlığımız için de yürüyüş çok faydalı.


Benim tarafa koşan bir başka köpek belli ki çok mutluydu ☺





Yürümeyenler varsa yada yürüyüşü sevmeyenler bu yazımdan sonra umarım yürümeye başlarlar ☺


Tek tük de olsa yürüyen insanları görmek sevindirici ☺


Hadi hep beraber yürüyüşe ☺


Hepinize bol yürüyüşler.Sağlıklı kalın ☺❤

Sevgililer Günü mü? Sevgi günü mü?





 Merhaba değerli blog sever dostlarım.

Bugün 14 şubat sevgililer günü.Bugünü aslında kutlayan da var kutlamayan da var.
14 şubat sevgililer günü neden kutlanır nereden gelmiştir bu adet  hiç bunu düşündünüz mü? Bir rivayete göre  Roma'da zalim imparator claiudius'un  Papaz Aziz Valentin'e yi 14 şubatta öldürmesiyle bu gün Aziz Valentin günü olarak kutlanmaya başlanmış.Diğer bir rivayete göre de 14 şubat 1800 yılında Amerikalı Esther Howland'ın para kazanmak maksadıyla insanlara kart yollamasıyla başlattığı bir olay.Sevgililer günü olarak kutlanmaya devam edilmiş.Bir çok insanın kullanmasıyla birlikte toplumsal bir olay olarak başladığı,ticari maksatlı olduğu söylenir.Hangisi doğrudur bilemiyorum fakat bizimle hiç ilgisi olmadığı açık :)





Ellerini ısıtırken kalbini üşüteni değil...
Ellerine dokunmadan kalbini ısıtabileni seç...

K.Tazeoğlu








Her yerde sevgililer günü konuşmaları,ekranlarda sevgililer günü reklamları. Bloglarda,gazetelerde,sosyal medya da 'sevgililer günü hangi hediyeleri almalıyız' gibi tavsiyeler okuduk günlerce.
Çok pahalı hediyeler almak gerekmiyor hatta hediye almak da gerekmiyor :) Bütün bir yıl sevgiline(eşine,nişanlına) sevgini göstermeyip,bir güne  sığdırmak da çok yapma bir eylem açıkçası.İlla bu günü kutlamak zorunda hisseden gençlerimizin hediye alamadığı zaman küskünlüklerin ve ayrılmaların oluşu ayrı bir üzücü durum.Hediyeleşme tabi ki güzel,her zaman yapılabilen bir eylem.İçinizden gelir yada iyilik görmüşsünüzdür karşılığında hediye alırsınız.Sadece sevgilinize değil kardeşinize,arkadaşınıza,komşunuza vb.hediye alabilirsiniz...

Eğer bir topluma bu tür günlerin kutlaması dayatılıyor yada buna özendiriliyorsa burada bir problem var demektir.Hele hele bu günleri kutlarken hediye almanın mecburi gibi gösterilmesi insanları sıkıntıya sokar.Sadece sevgililer gününde değil her zaman daima karşılıklı samimi  içten yapılan eylemler kişileri daha mutlu eder kesinlikle..


İllaki bu günü kutlamak istiyorsanız bir değişiklik olsun maksat muhabbet olsun diyorsanız :) Birlikte sinemaya,tiyatroya gidebilirsiniz yada eşinize bu gün yemek hazırlatmayıp,onu yemeğe götürebilirsiniz veya siz yemek hazırlayabilirsiniz.Ne bileyim mesela o gün eşinizi hiç yapmadığınız kadar el üstünde tutabilirsiniz,Şımartabilirsiniz. (kendini prenses falan hissetsin) :) Evlenme teklifinizi de o gün yapabilirseniz çok da güzel olur :)


Küs sevgililer o gün barışıyorsa,hediye vermeyen birisi o gün hediye veriyorsa,sevgi bağını daha da kuvvetlendiriyorsa bu günü kutlamak güzel şeylere de vesile oluyor diyebiliriz.

Şimdiden sosyal ağlarda çiçek böcek resimleriyle kutlamalar başladı bile.Arkadaşlar,tanıdıklar bana da gönderiyorlar sağ olsunlar:) Bunlardan para kazananda vardır her halde.Ne kadar çok gönderim olursa o kadar kazanç :) E bol kazançlar o zaman...
Sevgililer gününüz kutlu olsun :)












İkigai Japon Felsefesi







Merhaba sevgili dostlar.Bugün yine sizlerle beraberim ☺❤
Bu aralar bir felsefedir gidiyor.Her yerde herkes yaşamla ilgili değişik felsefelerden bahsediyor.Minimalizm den sonra bu konular dikkatimi daha fazla çekmeye başladı açıkçası.
Dün bir arkadaşımla sohbetim sırasında İkigai den bahsettik.Önceki gün bir arkadaşım ikigai ile ilgili resim paylaşmış.
E ben de bunun üzerine  ikigai hakkında yazayım bilmeyenler varsa öğrensin dedim ☺

Japonya'nın Okinawa adasındaki halk 100 yaşına kadar yaşıyor.Peki bunun sırrı  nedir diye bakıldığında ikigai felsefesi olduğu söyleniyor.Okinawa'da (Asırlık insanların en fazla bulunduğu Ada) doğan insanlar yeni bir güne başlama sebebimizin ikigaimiz olduğunu söylüyorlar.

Öyleyse bu kadar uzun yaşamın sırrı olan ikigai nedir merak ettik değil mi?
Japonca kökenli ''iki'' yaşam anlamında,''gai''gaye,amaç olarak kullanılıyor.Yani yaşamın amacı,yaşam sebebi gibi bir sonuç çıkıyor..Japonlar ikigai için yataktan sizi  çıkaran düşünce diye tanımlıyorlar.Herkesin bir ikigaisi yani varolma nedeni vardır.ikigaini bulman,seni mutlu eden şeyleri yapmanla mümkün olur.Japon kültüründe emeklilik diye bir kavram yok.Hayatın sonuna kadar kendilerini mutlu eden uğraşlar ediniyorlar.İkigai felsefesini hayatlarına dahil etmişler...
İkigainizi bulmak için öncelikle;
_Nelerden mutlu olduğumuzu
_Yeteklerimizin neler olduğunu
-Tutkularımızın neler olduğunu kendimize sormalıyız.


Yataktan kalkarken bizi neyi mutlu ettiğini,yaşam gayemizin ne olduğunu bir düşünelim.Pozitif düşünceyle güne başladığımızda o günün çok daha farklı geçtiğini fark edeceksiniz.



Bizim Ülkemizde  emeklilik yaşı geldiğinde emekli olunur.Elini eteğini her şeyden çekersin,artık hayatta bir gayen yoktur.Adeta ölümü beklersin. Ne acı değil mi? Gayesiz,mutsuz bir hayat.Bizim toplumumuzda öncelikle emekli olmuş erkekler daha çabuk çökmekte ve daha erken ölmekteler.
Bir tanıdığımın babası annesinden önce ölmüştü 6 ay geçmeden annede kanser oldu geçen hafta vefat etti.Arkadaşın söylediğine göre annesinin,baba öldükten sonra çok mutsuz olduğunu,adeta hayattan zevk almadığını söyledi.Genelde ne yazık ki eşi öldükten sonra hayatı bırakan diğer kişi çok yaşamıyor yada sağlıksız,kalitesiz bir hayat yaşıyor...

Uzun,sağlıklı yaşamak  için yediklerimiz içtiklerimiz önemli fakat yaşam enerjimizin yüksek olması daha önemli.Ruhsal sağlığın yerinde,mutlu yaşıyorsan bunun sonucunda ömrün de uzun olur.
Sabah kalktığımızda bugün de uyandık çok şükür dedikten sonra acaba kaç kişi yataktan keyifle kalkıyor?İkigaimizi yakaladık mı?kimimiz işinden memnun değil,kimimiz okulundan,kimimizin yapacak uğraşısı yok,kimimiz de yaşadığı hayattan memnun değil..
Zorla yatağımızdan kalkıp,mutsuz bir şekilde rutin hayata devam..Hayatımızın bir gayesi olmadan bu hayat şartlarında ömrümüzü tüketiyoruz..

Japonya ekonomisi Dünya'nın en büyük 3.ekonomisine sahip.Hal böyle olunca onların ikigai felsefesini uygulaması daha kolay diye düşünüyorum :) Ekonomi gibi faktörlerin insan hayatına çok büyük etkileri var gerçekten...
Bütün olumsuzluklara rağmen hayata pozitif bakmak,daima gülümsemek,iyi arkadaşlar edinip onlarla muhabbetimizi devam ettirmek,daima keyif aldığımız uğraşlar edinmeye çalışmak,teşekkür etmeyi bilmek ve sabah bir gaye için uyanmaya çalışmak ikigaimizi ortaya çıkartır ve mutlu yapar bizi...
Okumak isterseniz önceki yazım şurada 👇 İkigai felsefesinin değişik yoldan anlatımı,bir de buradan okuyun ☺

İkigai felsefesini benimsemek hayata bir amaçla tutunmak demektir.Sabah yataktan kalkmak için bir amacın yoksa iyi bir yaşam için çaban da yok demektir.Bir insan sevdiği için yataktan mutlu,güçlü ve istekli kalkar.Sevdiği eşi olabilir,çocuğu olabilir,torunu vb. olabilir.Bu sevgi hissi o kişiye güç verir.Bir insan işe yarıyordur,işinde başarılıdır,yeteneklerini ortaya çıkarabilmiştir.Bu şevkle yataktan kalkar.Yada sevdiği şeyleri yapıyordur,huzurludur vicdanı rahattır.Bunun sonucunda keyifle yataktan kalkar.Bu sayılanlar veya  daha fazlası sizde varsa eğer ikigainizi bulmuşsunuz demektir.Ömrünüz sağlıklı uzun geçer inşallah ☺



Çağımızın hastalığı stresten uzak kalabilirsek ikigaimizi yakalayabiliriz.
Bir amacımız var ve yataktan mutlu şekilde kalktık ama iş bununla bitmiyor.
İşimize gitmek için yola çıktığımızda trafik stresi,arkasından iş yerindeki stres,parasal stres bunun gibi bir sürü strese maruz kalırız.Bu tür olaylar hayat enerjimizi bir anda yok edebilirler.Kolay mı  Sizce ? Bunları aşıp ikigaimizi bulmak zor açıkçası ☺


Hepinize zor hayat şartlarında ikigainizi bulup sağlıklı uzun ömürler diliyorum.İyi hafta sonları☺❤













Mim-Benim Sinemam



MİM-BENİM SİNEMAM






Merhaba dostlar ilk defa bir mim yazacağım.Yazmaya çalışacağım desem daha doğru olur ☺Mim nedir nasıl yazılır yazabilir miyim? Derken sevgili Ruhsa'dan İnciler blogunun yazarı beni mimledi.Kendisine buradan teşekkür ediyorum :) Blog adresi  https://ruhsa.blogspot.com.tr/


Sinemada izlediğin ilk film ?

Sinemada ilk filmim;Peygamberimiz Hz. Muhammed'in hayatını,İslamiyetin doğuşunu  anlatan baş rolde Anthony Quinn'in oynadığı Çağrı filmiydi.Lise yıllarında şehrimize gelen çok sansasyon yaratan bir filmdi.Güzel bir yapımdı.Beni çok etkilemişti.Çok büyük emek verilerek yapılmış bir film.Google arama motorundan çağrı filmini arama yaparsanız çekimiyle ilgili ilginç bilgiler okuyabilirsiniz.Doğrusu ben de bilmiyordum :)

Film en güzel..de/da izlenir ?

Ben sinemada izlemeyi seviyorum.O yüzden Sinema diyorum :)

Film izlerken olmazsa olmazın var mı ?

Film izlerken patlamış mısır olmazsa olmazlarımdan :) Sinemada lezzetli geliyor nedense.Evde yaptığım mısırlar o kadar lezzetli gelmiyor :)

Tek başına mı kalabalık mı ?

Eşim ve çocuklarımla yada arkadaşlarımla daha keyif alıyorum.Asla tek başıma seyretmem.

Mısır mı ? cips mi ?

Tabi ki mısır 

İki boyutlu mu üç boyutlu mu ?

İki boyutlu seyrettim üç boyutluyu bilmiyorum o yüzden buna cevap veremiyorum.Bu sorudan sonra en kısa zamanda üç boyutlu sinemaya gitmeyi düşünüyorum ☺

Avm sineması mı sokak sineması mı ?

Avm sinemasını tercih ediyorum.

Filmden önce filmin fragmanını mı izlemek ? Yorumları mı okumak ?

Fragmanını izlediklerime gidiyorum genelde

Sevgilerimle...
Mimlediklerim
ertugrul-yildirim.blogspot.com
esratakim.blogspot.com.tr
herseydembiraz0.blogspot.com.
gel.bilgial.blogspot.be

Ayrıca yazmak isteyen herkesi mimliyorum ☺





Minimalist Yaşam



İstanbul'da dün akşam çektiğim,zamansız çiçek açmış ağaç 
Gece çekim 







Merhaba blog okurlarım bu gün hava yazdan kalma dediğimiz türden günlük güneşlik.Kışı yaşadığımız şu günlerde maalesef  kurak gidiyor.Bu gün yine hâlâ kar yok 😢  Daha etkili su ihtiyacı yağmurdan ziyade,kar yağışından karşılanır...


Kütahya'da çarşının ortasında,sesleri takip ederek buldum.Çam ağacının içinde cıvıldayan serçeler. O kadar çok ses çıkarıyorlardı ki ☺



Uzun bir süre önce,yazılarımı takip eden değerli bir arkadaşım bana minimalizm hakkında yazmamı önerdi.Kırar mıyım onu ☺❤ Bugün (30 Ocak) hadi yazayım diye oturdum bilgisayarımın başına...

Oturdum oturmasına da bir türlü yazımı tamamlayamadım.Taslak halinde beklerken dün (5 şubat) Diksiyon kursunda  değerli  hocam da minimalizmden bahsedince 'Ben bu konuyla ilgili yazmaya başlamıştım,taslak halinde bekliyor.Hiç bir şey tesadüf değil ' diyerek  hocama yazımdan bahsettim. Açıkçası yazıp yayınlamalıyım artık diye düşündüm.☺ Hocamın pozitif enerjisi sayesinde derslerimizin çok güzel geçtiğini söylemeden geçemeyeceğim ☺❤
 Hocam bir öğrencisinden bahsetti. Öğrencisi hocamıza bir sürü kıyafeti olduğundan ve yinede mutsuz olduğundan bahsetmiş.Hocamızda ona  minimalizden söz etmiş.Şimdi öğrencisinin minimalizm felsefesini uygulamaya başladığını,daha mutlu olduğunu söyledi.Kursta arkadaşımızın biri de; arkadaşının kullandığı giysilerinin çok pahalı ve kaliteli  olmasından dolayı kimseye veremediğinden ve buna çok şaşırdığından bahsetti....
Hocamın minimalizm felsefesini benimsediğini,hayatını ona göre şekillendirdiğinden bahsetmesi ve çocuğunu da bu şekilde yetiştireceğini söylemesi doğrusu takdire şayandı.Diğer takdire şayan kişiler kızım ve oğlum.Onların da  minimalizm felsefesini uyguladıklarını söyleyebilirim.Gerçekten uygulamak çok kolay değil.Genç okurlarıma inşallah örnek olur...

Minimalizm ne ki? diye sorduğunuzu duyar gibiyim 😊
Bilenler bilir minimalizm  fazlalıklardan arınmış,kendini daha rahat ve mutlu hissedeceği abartısız,düzenli yaşam felsefesi.Kısaca hayatımızın bütün her şeyiyle ( Kullandığımız eşyalar,düşüncelerimiz,konuşmalarımız,zamanımız) sadelik diye tanımlayabiliriz.
Minimalizm=Sadelik

Minimalizm sözlük anlamı :
1)Modern sanat ve müzikte,kökeni 1960'lara giden,sadelik ve nesnelliği ön plana çıkaran bir akım
2)Görsel sanatlar ve müzik alanlarında 1960'ların sonlarında New York kentinde ortaya çıkan,biçimde aşırı sadeliği ve nesnel yaklaşımı savunan akım
3)Az sözcük kullanarak çok şey anlatma çabası
 Kaynak:https://www.seslisozluk.net/

Bütün severek aldığınız ev eşyalarını yada  giysilerinizi,ayakkabılarınızı,takılarınızı bir düşünün.Hepsini kullanıyor muyuz? Yada hiç işe yaramadan bir köşede kullanılmayı mı bekliyorlar.Bunca eşyaya rağmen hala mutsuz musunuz? Eğer cevabınız evetse artık sizin de minimalist olma zamanınız gelmiş :)  Hayatınıza yeni bir başlangıç yapma zamanı artık....





Şu yaşadığımız çağda maalesef para,gösteriş,lüks almış başını gidiyor.İnsanların her şeyi var fakat mutsuzlar.Para araç olmaktan çıkmış amaç olmuş.Bireyler elde ettiklerinden daha fazlasını istemekteler.Bunun sonucunda tüketim toplumu olduk ne yazık ki 😞
Minimalist kişi bunların aksine daha azıyla yetinebilen sağlıklı mutlu kişidir.

Bir söyleşisine gittiğim,televizyonlarda sık sık gördüğümüz ünlü bir profesörün,üzerinde giydiklerinin sade ve abartısız olduğu dikkatimi çekmişti.Genelde aynı kıyafetleri kullanıyordu.Çok fazla para kazandığını düşündüğüm bu doktorun mutlu olmak için minimalizm felsefesini uyguladığını düşünüyorum...

Çok yakın bir tanıdığım neredeyse 40 çeşit ayakkabısının olduğunu söylüyor üstelik bunu övünürcesine anlatıyordu...
 Başka bir tanıdığım bir defasında beni alışverişe çağırmıştı.Alışverişe sabah çıktık akşam eve geldik.İnanın ben böyle alışveriş hayatımda yaşamadım.4 adet güneş gözlüğü hem siyah hem kahverengi kemik,8 çift ayakkabı beğendiği modelin  değişik renklerinden 2'şer çift,bir kaç kazak,pantolon aynı model farklı renklerinden..Benim onunla ilk ve son alışverişe çıkışım oldu.Artık yorgunluktan başım dönmeye başlamıştı.Bir daha çağırdığında mazeret ileri sürmek zorunda kalmıştım :)

Minimalist olmak istesek de bazen bunu başarmak kolay olmayabilir.İnanın bunu hayatınıza soktuğunuz da çok mutlu olduğunuzu göreceksiniz.Öncelikle gardırobunuzda son 1 senedir kullanmadığınız giysileri(Çok pahalı da alsanız)kenara ayırıp ihtiyacı olanlara verebilmelisiniz.Evinizde sonra kullanırım dediğiniz halde hiç kullanmadığınız mobilya halı,kilim,yastık yorgan ne varsa öğrenci evlerine verebilirsiniz.Verdiğiniz eşyaların başkasını mutlu edeceği düşüncesi,paylaşım yapmanın verdiği ferahlık hemde evinizdeki eşyaların azalmasının verdiği huzur her halde hiç bir şeyle değişilmez.Üstelik bu minimalizmin gerçekten ne kadar önemli olduğunu da bize gösterir.Ayrıca ihtiyaç sahibi kişilere çok eskilerimizi vermeye çalışırız nedense,oysa en iyilerimizi vermeye çalışsak daha iyi olmaz mı? Ben bunu zaman zaman yapıyorum ve çok mutlu oluyorum :) Hadi şimdi bunları hep beraber yapalım ne dersiniz ?



Ormanları yok ederek yüksek binalar dikmek yerine,böyle sade bir evde bile yaşabiliriz ☺ Neden olmasın...









Her şeye yetişmeye çalışmak,en mükemmelini yapma gayreti insanı hem yıpratır hem yorar.Kanser olan ünlü bir sanatçı yıllar önce neden kanser olduğunu düşündüğünde;her şeye kendi koşturduğunu,iş hayatında,evliliğinde her şeyin en mükemmelini yaptığını,bütün sorumlulukları üzerine aldığını ve kendine kaliteli  hiç zaman ayırmadığını,başkaları için yaşadığını söylemişti.Bu yüzden artık minimalist olarak yaşayacağını,yanlış yaşamanın onu hasta ettiğini anlatmıştı...

Markete gittiğimizde gereksiz alışveriş hepimizin yaptığı hatalardandır.Bir arkadaşım deterjan almaya gidiyorum,deterjan haricinde her şey alıp geliyorum demişti :) O yüzden kesinlikle alacaklarımızın listesini yapmalı,liste dışı hiç bir şey almamalıyız..
Evimizin dolaplarında fazladan aldığımız deterjanlar,kağıt havlular,çaylar,tuzlar vb. bir sürü şey yer kaplar.Ben de eskiden indirimde olanları alır dolaba koyardım.Şimdi ihtiyacım kadar alıyorum.Çocuklarım indirim diye aldıklarım konusunda beni çok uyarmıştır☺❤
Marketten pazardan aldığımız sebzeler meyveler dolapta çürüyorsa,kullanacağımız kadarını almalıyız.Örneğin bu hafta ıspanak ve brokoli alıp pişirebiliriz diğer hafta pırasa ve lahana alabiliriz.Hepsini bir haftada alıp,çürütmeye terk etmeyelim.Böylece daha taze yemiş oluruz...

Rahmetli anneannem bize derdi ki;Eskiden insanların 2 kıyafeti olurdu biri kirlendiğinde,diğerini giyerdik.Eskidiğinde ise yama yapıp kullanılırdı.Fazla eşya aldığımızda bunun hesabını öbür tarafta vereceğiz...Hep bir şey alırken anneannemin bu sözü aklıma gelir,içim cız eder.Kendimi fazla kaptırmamaya çalışırım....

Hep dikkatimi çekmiştir bazı evlerin balkonlarında kullanılmayan eşyaların yığıldığını görürsünüz.Hem çirkin görüntü oluşturur hem de orada o eşya boşu boşuna durur...Böyle balkonu olan okurlarım varsa,mutlu olmak için balkonlarını bir daha gözden geçirsinler derim ☺ Kimimizin eşyası da bodrumda bekler senelerce...


Sade döşenmiş bir ev ❤



Minimalist hayatta  beynimizdeki düşüncelere de sınırlama getirmek gerekir..Fazla gereksiz düşüncelerden zihnimizi arındırabilirsek daha mutlu,daha huzurlu oluruz..İnsan hep geçmişte yaşadığı kötü olayları anımsar.Bu şunu demişti,bu böyle davranmıştı gibi düşünceleri hiç unutmayız.Oysa ki her şey geçmişte kaldı.Mutlu olmak istiyorsak bu düşünceleri zihnimizden atmalıyız,en azından gayret etmeliyiz.Evet zor olduğunu biliyorum,ben de herkes gibi çok zorlanıyorum fakat fazla gereksiz düşünceler insanı yoruyor.Onun için fazlalıkları atalım mutlu olalım ☺

Kendinizi nasıl mutlu,huzurlu hissediyorsanız yaşam felsefenizi ona göre ayarlayın.Hiç bir şey için zorlamayın.Hayatı kimse için yaşamayın,kendiniz için yaşayın.Az insan,az eşya,az para ile yaşamayı öğrenin.Az fakat öz olanla yetinin.Zamanınızı iyi kullanın...

İsteklerimizi sınırlamalıyız,arzularımızı dizginlemeli,öfkemizi bastırmalı,bireyin sahip olmaya değecek şeylerden yalnızca sınırlı bir paya erişebileceği gerçeğini akıldan çıkarmamalıyız..Arthur Schopenhauer

Sizin de minimalist yaşamla ilgili önerileriniz varsa yorumlara yazabilirsiniz ☺

Hepinize minimalist  mutlu günler diliyorum ☺ Allah'a emanet olun...








Gezi-yorum




İstanbul Fenerbahçe'de görülen yeşil papağanlar.Bu kuşların Oradan geçmekte olan,kuş yüklü bir gemiden kaçtıkları ve Fenerbahçe sahilde çoğaldığı söylenir. Çok ilginçtir kargaların ötüşünü taklit ediyorlar. Fotoğrafı  ters açıdan çektiğim için renkleri fazla belli olmadı.Zaten hemen kaçıyorlar,pozu zor yakaladım😊

Yola çıkmadan İstanbul 
Sığırcık kuşları



Bilecik yolu 

Adapazarı daha karlı

Merhaba dostlar bu hafta hiç aklımda yokken  yol göründü.😊 Eşim ve oğlumla Eskişehir'e doğru yola çıktık. Orada kızıma uğrayıp Kütahya'ya geçeceğiz. Kızım İstanbul'u sevmiyor, Eskişehir'i daha çok sevdi.
İstanbul'un havası çok soğuk değil. Bu sene kış da pek fazla olmadı. Eskişehir çok güzel sevdiğim bir şehir fakat havası acayip soğuk. Doğduğum büyüdüğüm şehir Kütahya da çok soğuktur. Eskişehir'e uzaklığı 1 saat kadar mesafededir. Çocukluğumuzda kışlar daha soğuk olurdu. Soğuklarda okula gidip gelirken hiçte şikayet etmezdik. Aksine kar yağınca çok mutlu olurduk. Evimiz sobalı olmasına rağmen kışın ayazını hiç hissetmezdik. Bunun nedeni annemin çok fazla kömür tüketmesi olabilir. Annemin tükettiği kömürü duyanlar şöyle bir duraksıyor, gerçekten inanamıyorlar 😃 Ne yapsın anneciğim bizi üşütmek istemiyordu herhalde....

İnsan bulunduğu yere alışıyor sanırım. İstanbul'dan sonra  Eskişehir ve Kütahya çok soğuk geliyor bana. Burada yaşayamam  gibi geliyor.😊 Dedim ya insan bulunduğu yere alışıyor. Kim bilir havasına alışır yaşayabilirim de.
Soğuklarda fazla gezemiyor insan. Kapalı mekanlarda veya evde oturarak vakit geçirebiliyoruz anca.




Eskişehir haller gençlik merkezi 


Eskişehir bir öğrenci şehri cıvıl cıvıl gençlerin yoğunlukta olduğu çok canlı bir şehir.İstanbul gibi sabahlara kadar uyumayan hareketli bir şehir.
Bugün sabah programında spiker 2017 verilerine göre havası en temiz şehir Eskişehir,havası en kirli şehir İstanbul olduğunu söyledi. Ayrıca Eskişehir en yaşanabilir şehirler arasındaymış. Bir de soğuğu olmasa 😊







Şehrin ortasından geçen Eskişehir porsuk çayı



Her İnsan Kendi Kaderini Yaşar



Merhaba blog sever dostlarım Kader konusu İnsanoğlunu var oluşundan beri  etkilemiştir.Kader islam dininde hep tartışılan bir konu olmasına rağmen baktığınızda inançlı yada inançsız,hangi dinden olursa olsun bütün insanlığı ilgilendirir.Her İnsan öyle yada böyle  kaderini yaşar.İslam dininin inancına göre imanın 6.şartı 'Kadere inanmak,hayır ve şerrin Allah dan geldiğine inanmaktır.Kader sözlük anlamı olarak Alın yazısı,yazı,talih anlamına gelmektedir.Her şeyi yaratan Allah'dır.Allah dünyada olacakları önceden bilmektedir.
Allah yarattıkları içerisinde insanı en üstünü kılmış ve onlara verdiği aklı en iyi şekilde kullanmalarını istemiştir.İnsanlar tedbirini almadan,aklını kullanmadan hata üstüne hata yapıp,işte bu kader ne yapalım derse hem İslamiyete uymaz hem insanlığa.Onun için bizler tedbirimizi almalıyız ondan sonra takdiri Allah'a bırakmalıyız.

'Biz her insanın kaderini boynuna yükledik.Kıyamet günü kendisine,açılmış olarak karşılaşacağı bir kitap olarak çıkaracağız'(İsra suresi 13.ayet)Ayetiyle insanları yaptıklarıyla sorumlu tutmuştur.





Geçen gün beni çok etkileyen bir şey oldu.Bir belgesel kanalında belgesel izliyordum.Bu aralar belgesele sardım.Tavsiye ederim 😊 Belgeselin adı uçak kazaları raporu.Önce izlemek yada izlememek arasında kararsız kaldım,çünkü çok etkileniyorum.Uçağa binmekten zaten çok korkarım.Neyse belgeselde Çin hava yollarına ait bir uçağın inişte dağa çarpmasını anlatıyordu.Yolcuların çoğu Koreli'ydi.Uçak Güney Kore'ye inişe geçtiğinde rüzgarın ters olması nedeniyle  kule görevlisi uçağın pistin diğer tarafından inmesi yönünde Pilotlara talimat verdi.Oraya kadar sorunsuz gelen uçak doğruca inişe geçseydi uçuşu tamamlamış olacaktı.Uçağın yolcuları arasında Kore'li turist rehberiyle beraber turistler vardı.40 kişiydiler.
Turistler otelden yola çıkıp hava alanına doğru hareket ettiklerinde rehber telefonunu ve defterini otelde unuttuğunu hatırlar.Geri dönerler fakat geç geldikleri için uçağın arka tarafına oturmak zorunda kalırlar.Yolcular buna çok kızar kendi aralarında rehbere sert sözler söylerler.Onun bu unutkanlığı kariyerini de etkileyecektir.Rehber buna çok üzülür...

Uçak inişe geçmek için pistin diğer tarafına doğru dolanır.Çok alçalır.Son anda dağı fark ettiğinde  çok geçtir.Uçak dağa çarpar parçalanır.Uçaktan 35 kişi kurtulur.Kurtulan kişiler Uçağın arkasında oturan rehber ve turistlerdir.Rehber ' benim bu hatamın bizi kazadan sağ olarak kurtaracağını hiç bilemezdim' diye anlatır.

Ben bunu izlediğimde tüylerim diken diken oldu inanın.Sizin hayırsız gördüğünüz şey aslında hayırlıdır,hayırlı sandıklarınız da aslında hakkınızda hayırlı değildir 'siz bilmezsiniz gibi sözler aklımdan şöyle bir geçti.
Bu olaydan sonra ertesi gün takvim yapraklarına bakarken bununla ilgili ayet karşıma çıktı.Bu bir tesadüf olamaz diye düşündüm.Hayatta hiç bir şey tesadüf değildir diye düşünüyorum..
Takvimde Allah'ın sözü vardı.Allah bizlere şöyle diyordu:Olur ki,bir şey sizin için hayırlı iken,siz onu hoş görmezsiniz.Yine olur ki bir şey sizin için kötü iken ,siz onu seversiniz.Allah bilir,siz bilmezsiniz. Bakara suresi ayet 216
Gerçekten de bazen hiç beğenmediğimiz bir şey için,ileride iyi ki bu şekilde olmuş demiyor muyuz?
Yada çok istediğimiz bir şey olduğunda keşke olmasaydı da önce sağlığım yerinde olsaydı gibi sözler söylemez miyiz? Bunları bütün İnsanlar yaşıyordur.Hepimiz insanız sonuçta.Nitekim hepimizi O yüce güç Allah yarattı.

Yaşadığım olaylarda anlayamadığım veya bilemediğim konularda Kuran'ın Türkçe'sini okur ne demek istediğini düşünür ve  bize verdiği mesajı algılamaya çalışırım hep.
Bu olaya benzer karşılaştığım olaylarda yaşadıklarımı Allahın bize mesajı olarak düşünür ona göre hareket ederim.Şimdiye kadar hiç zararı olmadı aksine bunun faydasını gördüm.






Kader Tanrının yaradıldığımız anda bizler için öngördüğü yaşamdır.Çocukluğumuzda bize  kaderin bizim alnımızda yazılı olduğu öğretildi.Hiç unutmam bir arkadaşım Alnını sıkı sıkı silerdi kaderim silinsin diye😊Çocukluk işte ne maksatla ne umarak yaptıysa artık.Şimdi anlamıştır artık kaderin silinmediğini 😊

Kaderimizi yaşarken Rabbimizden her şeyin hayırlısını dilemek çok önemli bir nokta bana göre.Bir şeyi dilerken illa, mutlaka böyle olsun diye kaderi zorlamamak,diretmemek gerekir.Bazen bir şeyleri oluruna bırakmak en iyisidir. Hani deriz ya zamana bıraktık.Allah en iyi şekilde bizim için en iyisini düşünmüştür.

Örneğin ben blog oluşturmayı düşündüğümde oğluma söyledim.Hemen oturup oluşturduk.Daha önce yapmak istedim bunu ama şimdi kısmet oldu.Kısmette ne varsa o oluyor.Başarı getireceğini hiç düşünmemiştim.Bazen denemek gerekiyor sanırım bunu  görmek için.Fakat bunu sürdürebilmek için de gayret ve inancınız olması gerekiyor.Çalışmadan,emek vermeden hiç bir şey olmuyor.Bu da bir gerçek.İşte bu da bir kader 😊

Şöyle düşünün Gökyüzünden aşağıya doğru baktığımızda bir tren yoluna devam etmekte.Aynı anda dönemeçten dönen bir araba trene doğru yaklaşmakta.Siz onları görüyorsunuz çarpışmaları an meselesi.ama onlar birbirinden habersiz ilerliyor.Araba tam hemzemin geçidine geldiğinde durmakla durmamak arasında kalır.Saniyeler içinde geçmeye karar verir.O an Tren çok yaklaştığı için kurtaramaz ve araca çarpar.Sürücü can ve mal kaybına sebep veren kararı kendisi vermiştir.O onun kaderinde önceden yazılmıştır.Yanlış karar vermesi onun hayatına mal olmuştur.Allah kaderi yaratmıştır fakat karar vermeyi insana bırakmıştır.Kişi hemzemin geçitten geçip geçmemeyi yada başka yoldan gitme kararını kendisi verir.
Kendi kararlarımız olmadan başkalarının kararları yüzünden de zarar gören çok insan vardır.
İnsan kaderini yaşarken hastalanır,sakat kalır,işten çıkarılır.Bazen insan bunların gerçekleşmesini önleyemez fakat tedbirini elden bırakmayıp,gayret göstermesi gerekir.
Yaşadığı bütün acılara sabredip,tevekkül eden kişilerin güzel şeylerle mükafatlandırıldığına  da şahit olmuşuzdur hep.Çok sabrettin hak ettin sen bunu dediğimiz sevdiklerimiz yok mu?Acıları kaderimiz de yaşamak zor olsa da Allah sabrını veriyor.Her acının,her zorluğun ilacı zaman.

Aman Kaderimizde ne varsa o olacak deyip bırakmamalıyız.Zaten böyle düşünmek dinimizde yok.'Başarı,zenginlik,mutluluk,huzur,'için çalışmalı gayret etmeliyiz...


Bütün insanlar için herşeyin hayırlısını diliyorum..Hayırlı yazılar,hayırlı kaderler olur inşallah...Sevgilerimle....






Kurban Bayramı, Kurban ve Kur'an

Toplumumuzun yüzde doksan dokuzu Müslüman diye biliyoruz. Ancak ülkemizdeki Müslümanların, İslam'ın temel kavramları hakkında doğru ve d...