Mutluluğun tanımını yapabilir misin bana? Bölüm 2


Bilgisayar ve oyun bağımlılığından bizim jenerasyon fazla etkilenmiyor diye düşünüyorum bu konuda aynı fikirde miyiz acaba?Bence zaten bilgisayar kullanımını beceremiyoruz daha da önemlisi başka alışkanlıklarımız var,kitap ve gazete okumak gibi.Hatırlıyorum gençliğimiz de kızkardeşim ile çok fazla gazete ve kitap okurduk,hatta Annem Gazete okurken çok kızardı hatim mi ediyorsun diye,saatlerce okurdum,hakikaten hatim ederdim☺okunmadık sayfasını bırakmazdım.Evlendikten sonra da sabah kalktıktan sonra ilk işim gazete,ekmek almak olurdu,kahvaltı yaparken gazete okumak büyük keyifti benim için.Ne güzel günlerdi..sonra seneler geçti çocuklarım oldu,ben hala gazete alıp okumaya devam,çocuklarıma bakıyorum hiç hevesli değiller,ben annemin aksine aldığım gazeteleri okumaları için ısrar ediyordum,beni kırmamak için bir iki defa gazeteyi aldılar ellerine ama bu sürekli olmadı ne yazık ki,zaten büyüdükleri dönemde bilgisayarlar çıktı ondan sonrada gazete okumanın anlamı kaçtı.İtiraf edeyim maalesef diyorum,şimdi bende gazete hiç okuyamıyorum,açıkçası eskisi gibi keyif vermiyor nedense.

Gazetemi bilgisayar mı deseler ben gazeteyi seçerdim kesinlikle,belki öyle daha mutlu yaşantımız olduğu için,ne zaman hayatımıza bilgisayar girdi her şey tepetaklak oldu,şimdi artık daha da kötüsü,telefonlar elimizde her an,her yerde,her şeye ulaşılabiliyor,ne yazık ki sanal hayatlar başladı,her şey sanal oldu.

Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim o yıllarda hem kitabımızı,gazetemizi okur hem derslerimize çalışır,hem her işimizi yapar;komşularımızla,arkadaşlarımızla muhabbet eder bütün bunları hayatımıza sığdırırdık,şimdi ise bilgisayar başında yemek yakan hanımlar,çocuklarıyla ingilenemeyen anneler,eşleriyle ilgilenmeyen büyükler,derslerinden geri kalan öğrenciler,bilmem abartıyor muyum yorumu da size bırakıyorum.☺

Öyle görünüyor ki zamanımızda mutluluğu yakalamak eskisinden daha zor,daha gayret gerektiriyor.Bizim zamanımızı düşündüğümüzde sanki daha kolaydı gibi geliyor bana,sizce?

Böylesi önemli bir konuda (birkaç satır köşe yazısı veya blog yazısıyla sınırlandırılmayacak kadar)daha sınırsız yazılacaklar var fakat bu kadar  artık yeter sanırım☺
Dilerim ki bu yazımı okuyan siz kıymetli takipçilerim hayatınız da göreceğiniz en mutlu yılları yaşayın

mutlu olun mutlu kalın ❤

Mululuğun tanımını yapabilir misin bana?bölüm 1



Bugün günlerden mutluluk olsun ☺
Mutluluk çocukluğumuzda kaldı diye düşünmeden edemiyorum. Çocuklukta yaşanılan mutluluğu inanın bir daha elde edemiyorsunuz. Yediğiniz bir dondurma,bir çikolata bile aynı tadı vermiyor.

Bilmiyorum sizin çocukluğunuz nasıldı? Ben mutlu bir çocukluk yaşadım, mutlu olmayı bildim. Mesela Babamın ortaokulda aldığı kol saatini hiç unutmam, severek takmıştım. Yine ortaokulda fotoğrafçılık kolundaydım, fotoğraf makinesi gerekli olmuştu, rahmetli Babama dediğimde, en iyisini araştırıp bana fotoğraf makinesi aldığını da hiç unutmam,hala makinemi saklarım. Şimdiki çocuklar pek öyle gözükmüyor sanırım, her şeyleri var fakat mutsuz tatminsiz çocuklar.

Geçenlerde bir tanıdığım endişeli bir şekilde ilkokul  2.sınıfa geçen oğlundan bahsediyordu,'Anne ben mutsuzum'dediğini. Bilgisayarda çok fazla oyun oynadığını söylediğinde çok şaşırdım. Gelecek nesiller için çok üzülmüş, endişelenmiştim. lise ve üniversite gençlerinde, bu durumda olanlar vardı fakat açıkçası ilkokul öğrencisi olması çok daha vahim bir durumda olduğumuzu düşünmeme neden oldu.

Geçen ay yaptığım tren yolculuğumda yanımda oturan pırıl pırıl konuşkan, neşeli  Üniversite öğrencisi bir genç kızla sohbet olanağım oldu. Kızcağız bilgisayarda gece geç saatlere kadar oyun oynadığını, sabah uyanamadığını, derslerinin bu yüzden aksadığını anlattı içtenlikle. Ailesinin bu durumdan şikayetçi olduğunu fakat bunu aşmaya çalıştığını,derslerini daha iyiye getireceğini  de söyledi. Oyunda tanıştığı arkadaşlarıyla yani sanal arkadaşlarıyla başka bir  şehre buluşmaya gidiyordu. (birkaç kişiden daha bu oyun arkadaşlarıyla buluşma olayını duymuştum)

Açıkçası bizler yani bizim nesil bakıyorum da ufacık şeylerden mutlu olabilen, mutlu olmayı becerebilen bir nesil. Şimdiki çocuklara gençlere bakıyorum, yani hayattan bezmiş bir halleri var ne yazık ki. Bilgisayar, oyun tutkusu sarmış hepsini.

Bir doktor tanıdığım anlattı; Bilgisayarda oyun oynarken vücut endorfin(mutluluk hormonu) salgılıyormuş ve kişi artık hiç bir şeyden zevk alamıyor, mutlu olamıyormuş. Ne kadar tehlikeli bir durum sizce de öyle değil mi?
Eğer ki bundan zarar görüp kurtulamayan tanıdıklarınız varsa, en son çare psikologa gitmek diye düşünüyorum.
Toplumun kanayan yarası, çok fazla çevremde duyar oldum. Bilgisayar, oyun bağımlılığı gerçekten insana sigara gibi alkol gibi zarar verici bağımlılıklar.
Birey mutluysa toplum mutludur....Devamı 2.bölümde ☺

Doğa ve İnsan

Evett değerli takipçilerim bugün de aynı şekilde kahvaltımı yaptıktan sonra mutfağımı toplayıp yazımın başına oturdum,diğer işlerimi yazım bitince yaparım nasılsa.Öncelikle dün blog açtığımı duyurduğum arkadaşlarımdan gelen çok büyük desteğe tekrar burdan ayrı ayrı teşekkür ediyorum,ayrıca çok sevgili çocuklarımında büyük desteği oldu,sizleri seviyorum  iyiki varsınız❤

Dünkü şiddetli yağmur ve fırtınadan sonra bugün güzel güneşli bir gün,sanki dün hiç felaket yaşanmamış gibi sakin ve sessiz bir hava.Felaket,yaşayanları etkilediğinde felaket oluyor.Bize dokunmadığında alalede bir konu olup söylenip geçiliyor belkide.Dünya varolduğu günden beri,insanoğlu doğanın gücü karşısında  çaresiz ve güçsüz kalıyor.Eski çağlarda çok Tanrılı dinlerde Tanrıların gazabı diye nitelendirilen bu felaketler günümüzde de Allah cezalandırıyor,Allahın gazabı diye düşünülmekte.Her ne olursa olsun asırlardır Doğa olaylarının afetlere yol açması insanoğlunu ürkütmüştür ve engellenememiştir.Herşeye çare bulan Bilim bunları yönetememektedir,çare bulamamaktadır,oysa Allah insana akıl vermiş bunları engelleyemesekde nasıl can ve mal kaybını en aza indiririz bunlara yönelmeliyiz.Türkiye'de maalesef nerde önlem almak aksine gider dere ağzına evler yaparız,deprem tehlikesi olan bölgelere yerleşim kurarız,binalarımızı dayanıksız yaparız,malzemeden çalarız vs,vs İnşallah gelecek nesillerimiz daha bilinçli olur, Doğa olaylarıyla başetmenin yollarını bulmaya önem verirler.

Geçen sene yine yaz mevsimiydi hava bozmuş hafif bir fırtına vardı,kızım arkadaşlarıyla buluşmaya gitmişti,akşama doğru beni aradı anne beni arabayla alırmısınız diye.Eşimle beraber arabaya binip,kızımı almak üzere yola çıktık otobüs durağında bizi bekliyordu.Onu alıp cadde üzerinde ilerlerken fırtına hızını biraz daha artırdı.Aslında daha da artıracağını düşünmemiştim.Yolun sağındaki ve solundaki ağaçlar sallanırken,ağaçların yeşil yaprakları fırtınanın gücüne dayanamayıp inanılmaz bir şekilde patır patır dökülüyorlardı.Fırtına gücünü artırdığında fırtına ve yağmurdan artık yol görünmez olmuş arabalar farlarını yakıp,sağa çekerek beklemek zorunda kalmışlardı.Bizde eşimle birbirimize baktık ve artık sonumuz geldi galiba buraya kadarmış dedim Besmele çekerek.Artık olacakları bekliyorduk.Karşımızdaki kafe de insanlar içeri kaçmış camları tutuyorlardı. Ortalık toz duman felaket,fazla değil belki bir kaç dakika sürdü.Biraz daha gücünü artırsaydı belki biraz daha sürseydi bilemiyorum olacakları,Allah birdaha yaşatmasın,gerçekten herşey yaşanırken zor daha sonra unutuluyor ve yaşamamış gibi oluyorsunuz.

Bunu daha önce bir defa daha yaşamıştım,seneler önce akşam saatleri hava fırtınalı ve yağışlıydı mutfakta yemek yapıyorum camdan şöyle bir dışarı baktım rüzgar  ara ara şiddetleniyor,birşeyler olacağını hissettim ve bir an için korku kapladı içimi,az sonra camın titrediğini farkettim dışarı baktığımda ortalığın toz duman olduğunu gördüm,evde olduğumuz için fazla birşey hissetmedik.Sabah olduğunda gördüğümüz manzara ürkütücüydü,üsteki çatılar tahtasıyla beraber yerlere savrulmuştu,o esnada dışarıda olan komşumuzun başına parçalardan isabet etmiş,adam resmen ölümden döndü,çok şükür can kaybı olmadan atlatılmıştı,
Bu anlattıklarım en basiti,daha kötü felaketler yaşamış insanlar var hatta tanıdıklarımız var,Allah kimseye yaşatmasın.

Neticede bizler bu dünya üzerinde var olmaya çalışırken Allah'ın varlığını ve gücünü yok sayamayız,o bizi yaratan yüce bir güç ve biz onun aciz kullarıyız,bize düşen bu dünya üzerinde ölüm denen kaçınılmaz sona ulaşana kadar en iyi şekilde yaşamı kolaylaştırma yollarını arayarak tamamlamaktır.

Sonuç olarak konu dışı gibi gözükse de ben bunu söylemek istiyorum şu üç günlük dünyada birbirimizi kırmadan,hesabımız olmadan,çıkarsız, lütfen birbirimizi sevelim,sayalım

sevgiyle kalın ❤




Mutlu Olmak İstiyorsan Sevdiğin Şeyi Yap





Sevgili takipçilerim Bugün her zamankinden daha keyifli ve dinç uyandım.Sizlere yazılarımla ulaşıyor olmak beni çok heyecanlandırıyor.İnsanın sevdiği şeyleri yapmasının manen güç verdiği bir kez daha ispatlar nitelikte.Umarım sizlerde sevdiğiniz şeyleri yapıyorsunuzdur.

Aslında ne yazmam gerektiğini ilk yazımdan itibaren düşünmeye başladım.Çok konu,çok olay vardı sizlerle paylaşacağım.Acaba hangi konuyu öncelikle yazsam derken,bilgisayarımın başına oturduğumda kendiliğinden gelişti.Evet insanların mutlu olması için sevdiği işleri,sevdiği şeyleri yapması çok önemliydi.Bugünkü yazım işte bu dedim.Bizi mutlu veya mutsuz eden hayatımızdaki bu önemli unsuru atlamamalıyım diye düşündüm.😊

Aile akraba ilişkilerinde,okul hayatında,iş hayatında ikili ilişkilerde kendi mutluluğunuz mu yoksa karşı tarafın mutluluğumu bunu hiç düşündünüz mü?Çevremi gözlemlediğimde genelde insanların, karşısındaki insanı mutlu etmek için çaba verdiğini görüyorum.Evet karşınızdaki insanı mutlu etmek güzel bir davranış fakat bunun sonucunda sizde mutluysanız güzel bir olay haline dönüşebiliyor.

Ben buradan zaman zaman yaşanmış olanlardan örnek vereceğim.Belki örnek alacağız belkide bir ders çıkarıp kendi hayatımızı olumlandıracağız.Zaman zaman anlatacağım yaşam örnekleri sizlerin de belki de çok yabancı olmadığınız,çevrenizde rastladığınız,belki kendinizin yaşadığı olaylar.Çok önem vermediğiniz, üzerinde durmadığınız olaylar.Ben sadece bunları hatırlatarak farkına varmanıza yardımcı olacağım.😊

Bir genç ailesinin isteğiyle üniversite tercihlerinde Tıp'ı yazdı fakat doktorluktan nefret ediyordu.Sonuçlar geldiğinde iyi bir Üniversitenin Tıp fakültesini kazanmıştı.Aile çok mutlu oldu.Bunu kutladı.Oğullarını da bir araba hediye vererek ödüllendirdi.Genç hiç sevmediği bu alana sırf ailesi mutlu olsun diye kabul etmişti.Üniversite başka şehirde olduğu için aile çocukları için ev tuttu yerleştirdi.Gel zaman git zaman çocuk okuyor diye düşünen aile çocuğun kaç senedir hala 2.sınıfta olduğunu öğrendiğinde büyük bir şok yaşadı.Şu anda çocuk psikiyatride tedavi görmekte aile çok üzgün...😔





Genç adam evlenmeyi düşündüğü çok sevdiği kıza giderek Annemlerle yaşayacağız ve onların istekleri benim için çok önemli diyerek ailesine bağlılığını belirtmişti.Onların öncelikli olduğunu bunu kabul etmesini istemişti.Oysa kızın çok farklı hayalleri vardı.Evet sevdiği erkeğin ailesine saygı duyuyordu fakat Ailesiyle birlikte yaşamak ve Ailesinin kendisinden üstün tutulması kabul edilemezdi.Burada siz belki kabul edip sevdiğinizle beraber mutlu yaşarım diye düşünebilirsiniz fakat gerçek hikaye böyle gelişmediği için mutlu mesut yaşanılırmıydı bilemiyorum.Genç kız kabul etmedi.Belkide hayatında verdiği en zor karardı.Bu genç kız daha sonra ne oldu onunla ilgili bilgim yok.
Neyse genç sevdiği kızın cevabından sonra anında onu terk eder.Evleneceği kızı bulmasını anne babasına bırakır.Onlarda istediği gibi birini bulurlar ve evlenir,.Evlendiği kız tamda ailesinin istediği gibidir.Onlara hizmet eden onlarla birlikte kalan saygılı,itaatkar bir kızdır.Genç adam ailesi mutlu olduğu için mutludur yada değildir bilemeyiz.fakat bu gibi durumlarda olup,mutlu olmayan çok insan var gerçekten.




Bu yaşanmış hikayeleri şöyle bir düşündüğümüzde;birileri mutlu olsun diye,bizlerinde ne kadar çok çabalarımızın olduğunu farkına varalım.Fakat birileri mutlu olsun diye yaptığımız çabalar sonucunda biz mutlu muyuz ? Ona bakmalıyız.Güzel sağlıklı yaşamın sırrı da buradan geçiyor..Önce kendimiz için bir şeyler yapalım sonra başkaları için...

Her şey gönlünüzce olsun mutlu kalın hoşça kalın ☺


Heyecan ve umut





Merhaba,blog yazmayı hep düşünmüşümdür fakat bugüne kısmetmiş.50 yaşındayım ve ilk bloğumu yazıyorum,en azından deniyorum.Başarılı bulunur yada bulunmaz.Önemli olan adım atmam ve bunu gerçekleştiriyor olmanın mutluluğu.Lise yıllarında Edebiyat öğrencisiydim çok güzel kompozisyonlar yazardım.okulda başarılı sonuçlar aldığım için,Edebiyat Öğretmenimiz beni kompozisyon yarışmalarına sokardı.Fkat gel gör ki 50 yaşıma geldiğimde imla kuralları uygulama dahil yazı yazmada köreldiğimi fark ettim.Umarım blog yazarak bunu tekrar kazanacağım.

Öncelikle kendi yaşadıklarım da dahil çevremde yaşanılan tecrübeleri okuyucularıma aktarmak, naçizane öğütlerde bulunmak istiyorum.Hayatı yaşanılır mutlu kılmak için neler yapılabildiğini,mutluluğu yakalamanın kolay,bir o kadarda zor olduğunu yazmak istiyorum
Aslında İnsan hayatında o kadar çok konu var ki,kısacası yazacaklarım sadece biz ve yaşam.
Önerilerinize ve eleştirilerinize açığım
Mutlu kalın,hoşça kalın ☺

Kurban Bayramı, Kurban ve Kur'an

Toplumumuzun yüzde doksan dokuzu Müslüman diye biliyoruz. Ancak ülkemizdeki Müslümanların, İslam'ın temel kavramları hakkında doğru ve d...